Yeni Yıl Soruları – 4 

Bugün otururken bir anda kendime ‘2025 gelecek hafta bitiyor.’ dedim ve o an sanki yeni bir şeyi fark etmiş gibi şaşırdım. 💬 Zamanın çok hızlı geçtiğini düşünürken, yavaş geçebilme ihtimalini de ayrı ayrı düşündüm.

Evet, yıl bitiyor ve yazı serisinin son kısmına hoş geldiniz. En son yazıda ‘Hediyeden çıkanlar ne kadar sizi yansıtıyor?’ sorusunu sormuştum. Şimdi resmi netleştiren sorularla devam etmek istiyorum. 🤓

Bu noktada biraz daha aksiyon almaya ve istekleri netleştirmeye hizmet eden soruları paylaşacağım. Her soru gibi bunlar da ihtiyaç duyduğunuz her zaman kullanılabilir. Her soru her zaman katkı sağlamayabilir; ancak doğru yer ve doğru zaman, en güçlü formüllerden biridir.🌱

✨Son yazıyı düşündüğünüzde, hangi hediyeler size ait?

✨Yeni yıldan neler istiyorsunuz?

✨İstekleriniz neler yaparsanız gerçekleşir?

✨Özellikle hangi adımlar sizi destekler?

✨Neler olursa isteklerinize ulaştığınızı nasıl anlayacaksınız?

Deminde yazdığım gibi, bu sorular artık düşüncelerimizin somut bir şekilde hayatımızla uyumlandığı alanı güçlendirir. “Bundan keyif alıyorum.” cümlesinden “Bunları yaparsam keyif aldığım bir rutin yaratırım.” cümlesine geçiş yaparlar.

Yeni yıla bu kadar az gün kalmışken yazdıklarım kulağınıza nasıl geliyor? Gelecek yıl bu soruların cevaplarını bir parça bile biliyor olmak nasıl bir his?🎄

Serra 🌸

Yeni Yıl Soruları – 3 🎄

Merhaba,

Bugün 22 Aralık 2025 ve o çift sayılı yeni yıla çok az kaldı. 🎄
Serinin bu kısmında size gelen o hediyeler hakkında sorular sormak istiyorum.
Tabii bu, sadece benim buraya yazmamdan bağımsız olarak, sizin bakış açınızla olur ve bu soruları size fayda sağlayacak her noktada kullanabilirsiniz. 🌱🎁

Şimdi o hediyelere tekrar dönecek olursak;

✨Hediyeden çıkanlar ne kadar sizi yansıtıyor?
✨Size ileriye dönük bir şeyler katacağını düşünüyor musunuz?
✨Sizi gerçekten heyecanlandırıyor mu?
✨Olduklarını düşündüğünüzde gülümsetiyor mu?

Sorular size nasıl geliyor? 💬
Bazen bir şeyi istiyor ya da istediğimizi düşünüyor olmak, %100 size ait hisler değildir.
Bir yerden okuduğumuz, duyduğumuz veya gördüğümüz şeyler, öyle düşünmemize sebep olur.
Hatta onların gerçekleştiği anda, içimizden bir ses düşündüğümüz gibi heyecanla konuşmaz.

Bu yüzden bu sorular, tam da o farkındalık anına hizmet ediyor.
Bir hediyenin paketi sevdiğiniz bir renk olabilir ama her beğendiğimiz renk bize ait anlamlar taşımayabilir.
Önemli olan, tonla rengin birbiriyle tutmasıdır.

Serra 🌸

Yeni Yıl Soruları 🎄 -2

🌱2025 yılı size somut olarak neler kattı? (Neleri net bir şekilde gördünüz/deneyimlediniz?)

Hatta izninizle biraz metaforlara da girmek istiyorum;

Bu somut yenilikleri hediye paketlerine benzetirseniz nasıl olurlar?

Ve yine çözüm odaklı bir koç olarak yapıcı ve olumlu yandan bakarak,

Bu sizin için değerli hediyeleri nasıl açmak ve içinden çıkanı hayatlarınıza nasıl yerleştirmek istersiniz?

Bu soruları yazarken kendimi bir resim çiziyor gibi hissettim. 🤓
Cevapların yazılı olduğu bir sayfanın önünüzde durduğunu farz edin; ne görüyorsunuz?
O sayfada size ve gelecekteki ideal kendinize dair neler var? 📍

Sorularımı daha da arttırmadan yazıya devam edecek olursam, düşünceleri daha somut bir forma dönüştürmek için onları bir yere yazmak ya da bir şekilde görselleştirmek öz farkındalığınızı artırır. Bu da hizalanma ve hayata dengeli akmak için çok anlamlıdır. Özellikle yeni yıl gibi tarihi farklı atacağımız bir dönemde, çok güçlü ve olumlu anlamda bir başlangıç olur. 🎄

Serra 🌸

Merak Etmek

Bu yazıya başlamadan önce 21. yüzyıl yetkinliklerini araştırmaya başladım. Faydalı bulduğum kaynaklara göz atarken, bu yazıyı daha geniş bir bakış açısıyla yazabileceğimi düşündüm ve 21. yüzyıl yetkinliklerini başka bir yazının konusu olarak not aldım. ✍️ Başlıkta ve görselde yer alan konuya dönersem; merak etmek, bence en önemli ve zamansız yönlerden biri.

Yüzyıllar geçtikçe bu kaynaklar ve bakış açıları, yeni disiplinler ve gündemlerle değişiyor; meraklı insanların çalışmaları ise zamansız kalıyor. Merak duygusunu her düşündüğümde, teknoloji bu kadar ilerlememişken ortaya çıkan Leonardo Da Vinci ve Hezarfen Ahmed Çelebi gibi isimler geliyor aklıma. “Onlar olmasaydı dünya nasıl bir yer olurdu?” gibi sorular da zihnimde dönmeye başlıyor ve bu sorulara çeşitli cevaplar arıyorum.

Bu ve benzeri soruların cevapları genellikle tek bir tane olmuyor. Göle atılan bir taşın oluşturduğu halkalar nasıl farklıysa, taş farklı bir yere atıldığında dünyanın yansımaları da yalnızca tahmin edilebiliyor. Elbette, yaşam boyu öğrenme gibi kavramların varlığını sürdürdüğü bu dünyada önemli olan sadece olanı devam ettirmek değil, varılan noktadan nasıl ilerlendiği. Zaman ve hayat ileriye akan bir nehir gibi… Bu nedenle odaklanmamız gereken, bu nehrin akışını sürdürmek ve bu süreci yaşarken sonradan gelenlere ilham verebilmek. 💭

Yazıyı toparlamak gerekirse; merak, dünya tarihini şekillendiriyor. İnsanları yeni şeyler keşfetmeye teşvik ediyor. Kolaylık sağlayan, yeni alanlar açan ve kalıcı etkiler bırakan keşifler ve çalışmalar, bugün geleceği planlarken değerli kaynaklar haline geliyor.

Yazımı bitirirken size ileriye dönük bir soru sormak istiyorum:

Bundan 100 yıl sonra nasıl bir keşifle anılmak istersiniz?

Bu keşfin hangi alanda ve nasıl bir etkisi olursa, başarılı olduğunu düşünürsünüz? 🌱✨

Yaratmak ve Tasarlamak

Yaratıcılık sizin için nedir?

Özellikle neler olduğunda kendinizi yaratıcı hissediyorsunuz?

Yazıya başlamadan önce yaratıcılık kavramının birçok yerden bakılabilecek bir şey olduğunu fark ettim. Aklımdaki ilk tanım, bir sanatçının eserlerini yapması gibi, daha çok özgünlüğe yakın bir yerdeydi. Sonra bir şeyi tasarlıyor olma hali daha çok dikkatimi çekti ve bugünkü odaklanacağım noktayı buldum. Aslında konuya çok da birbirinden ayrı noktalardan yaklaşmıyorum ama galiba tanımların içindeki kelimeler öyle bir hava yaratıyor. Belki de yazıyı daha sade bir dille yazmak istediğim için kelime sayısı fazla geliyor. Kelimelerin farklı kullanım alanları da düşüncemi destekliyor. Girişi uzatmadan, izninizle konuya “tasarım yapmak” bakış açısından devam etmek istiyorum. ☺️

Tasarlamak nedir?

TDK’ya göre tasarlamak, “Bir şeyin nasıl gerçekleşebileceğini zihinde hazırlamak, zihinde kurmak; düşünmek”. Bu süreç sonunda ortaya çıkan şey de özgün ve daha somut bir sonuç. Bu yazı ve paylaşılan tüm içeriklerin oluşum süreçleri buna iyi bir örnek olabilir. Daha geniş bir açıdan bakarsak, hayatlarımızı yaşama şekillerimiz de aslında bir tasarlama hali. Neleri sevip sevmediğimizi ve gözlemlerimizi birleştirerek yapacaklarımızı tasarlıyoruz. Böylece rutinlerimizi, iş alanlarımızı ve hobilerimizi oluşturuyoruz. Sevmediğimiz veya daha fazla fayda sağlayacak yeni şeyler keşfettiğimizde de düzeltmeler yapıyoruz. 

Hayatlarımızı ihtiyacımız olduğunda nasıl düzenleriz?

Kendimizi daha fazla tanıyarak, değişim veya dönüşüm ihtiyacı olduğunda hayatlarımızı daha kolay düzenleriz. Bu, yaşam boyu sürecek ve sonu olmayan bir süreç. Değişimin doğasıyla bağlantılı olarak, değişim durmaz. Karşımıza hep yeni ve merak ettiğimiz şeyler çıkar ve önemli olan nasıl cevap verdiğimizdir. Kendimizi bunlar sayesinde daha fazla tanırız. Deneyimlerimiz bize ayna olur. Nasıl keyifliyken gülümsüyorsak, diğer hislerimizi de deneyimlerimiz aracılığıyla anlayabiliriz. Bu farkındalıkların daha kalıcı olmasını istiyorsak, günlük tutabilir veya hatırlatıcılar belirleyebiliriz.

Yaratıcılık, çok geniş bir alana sahip bir kavram ve yansımalarını da aynı şekilde görebiliriz. Bir resim çizerken nasıl renkleri dikkatle seçiyorsak, hayatımızı da benzer şekillerde tasarlayabiliriz. İşimiz, keyif aldığımız alanlar ve rutinler, bu süreçteki en önemli araçlarımızdır.

Siz yaratıcılık hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce hayatı tasarlamak için ihtiyaçlarınız neler?

Yeni Dünya ve Esneklik

Şimdiden 20 yıl önceye baktığınızda teknoloji ne kadar hayatınızdaydı? Bugünden ne kadar ve nasıl farklıydı?

Bu soru bana sorulsa, bir teknoloji uzmanı olmadığım için sadece kendi deneyimlerimden yola çıkarak cevaplayabilirim. Daha çok ev telefonunu kullanır ve bilgisayarda daha az vakit geçirirdim. SMS ve MMS ile mesajlaşırdık. Telefonda yılan oyunu oynardım. Müzik dinlemek için MP3 çalarım vardı.

10 yıl sonrasına gidersem, laptopum vardı ve okul için işlerimi onda hallederdim. Akıllı telefonum ve tabletimle daha mobil olabiliyordum. İnternette daha çok araştırma yapıyor ve aynı akıllı telefonumdan müzik dinliyordum.

Şimdiki zamana geldiğimde ise soru değişiyor. Şimdi, “Son zamanlarda teknoloji ile nasıl bir ilişkiniz var? Hangi alanlarda nasıl kullanıyorsunuz?” gibi bir soruya dönüşüyor. Cevabı da çok daha uzun ve detaylı. Başka bir noktadan da bakarsak, ivme artıyor. Bugünlerde makine öğrenmesi ve yapay zeka her şekilde hayatımızı şekillendiriyor. Buradan da değişimin kaçınılmaz bir şey olduğunu tekrar görebiliyoruz.

Biz bu değişimle ne kadar uyumlanıyoruz?

Bence bu sorulabilecek sorulardan biri. Değişim durmayacak ve alanlarını genişlettiği senaryoda biz insanlar da onunla uyumlanmalıyız.

Peki, nasıl daha kolay uyumlanırız?

Esnek olarak ve değişimi bir gelişim fırsatı olarak görüp bir noktasından hayatımıza katarak. İş dünyası, sosyal hayat ve birçok alanda teknoloji sağladığı kolaylıklarla yerini güçlendiriyor. Eskiden bir şeyi 10 adımda tamamlarken artık 5 adımda çok daha kolay bir şekilde yapabiliyoruz. Tabii bunu dengede ve ihtiyaca göre kullanmamız daha sağlıklı olur. Fazla ve hızlı tüketim, teknolojinin sosyal doğamızı etkilemesine de yol açabilir. İnsan olarak sosyal bağların bize ne kadar iyi geldiğini her zaman hatırlamak fayda sağlayacaktır. Hem diğer insanlar hem de diğer canlılarla ilişkimizi iyi tutarak değişim ve dönüşümü olumlu yönde şekillendirebiliriz.

İnsan ve Büyük Resim

Çağ, teknoloji ve iletişim şekilleri değiştikçe kavramlar da değişimi takip etmeye başlıyor. Merak ve keşif gibi yeniye ilgi duyan kavramlar da bu nedenle daha ön plana çıkıyor. Bu kavramlara esneklik ve benzeri arkadaşları da katılıyor. Bunlarla birlikte liderlik ve takım olmaya dair yeni bakış açıları geliştiriyoruz. Kolektif düşüncenin önemi arttıkça, büyük resmin hem parçası hem de belirleyicisi olmak daha değerli hale geliyor. Önceden ben, sen ve biz gibi özneler daha ön plandayken, şimdi resme “öteki” de giriyor.

Öteki kimdir? Tanımadığımız ve bilmediğimiz öteki neden önemli?

Öteki, dolaylı da olsa etki ettiğimiz gruptur. Başka bir deyişle, attığımız adımların etkilediği, tanımadığımız kişilerdir. İnsan, bir sevgi ve iletişim varlığıdır. Doğamız gereği, farkında olmasak bile göle attığımız küçük bir taşla dalgalar yaratırız. İletişim halinde olmak, özelliklerimizden bağımsız olarak öteki ve yakınlarımızla kesiştiğimiz bir kümedir.

Büyük resimde neler yaparsak olumlu etkilerimiz olur?

Bir şey yaparken olası etkilerini önceden düşünürsek, olumsuz birçok şeyin önüne bir parça bile olsa geçebiliriz. Bu, yeni bir ürün tasarlamak ya da bir proje yönetmek olabilir. Bunlarla beraber bir çok odaklandığımız şey de örnek olabilir. Önemli olan yalnızca bir hedefe ulaşmak değil, aynı zamanda diğerleri ile bağlantılı olduğumuz resimde nelere etki edeceğimizi de düşünmektir.

Örneğin, iklim konusundan devam edersek, artık doğa dostu ürünler daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Giydiğimiz kıyafetlerden başlayarak pek çok satın aldığımız eşyanın nasıl üretildiğini daha fazla araştırıyoruz. Ürünün nasıl test edildiği ve hangi fabrikada üretildiği en çok dikkat edilen etkenlerden biri haline geldi.

Özetlemek gerekirse:

Artık daha kolektif bir düşüncenin parçasıyız. Sadece kendimizle olan değil, resimde yer alan ve bizden etkilenebilecek ötekilerle de iletişimimiz önemli. Bu dengeyi kurduğumuz sürece, yazının başında da belirttiğim gibi, merak etmek ve keşfetme isteğimizle hem büyük resmin parçası hem de etkili bir belirleyicisi oluruz. Yeniye uyum sağlamak, sonsuz bir gelişim kaynağı ve bunu sürdürmek bizi güçlü kılıyor.

Empati ve İyi Dinlemek

Birisiyle ya da bir grup içinde iyi bir iletişim kurulduğunu nasıl anlarsınız? Daha fazla gülümseyen insanlar mı? Sakin bir ortam mı? Rahat akan sohbetler mi?

Bunların hepsi geçerli cevaplar olabilir. Ancak bir iletişimin iyi olduğunu anlamak için önce şekillendiği ortamı değerlendirmek gerekir. Yine de, iyi bir iletişimde öne çıkan iki temel özellik vardır: empati ve iyi dinleme. Bu ikisi bir arada olduğunda, yanlış bir iletişim kurmak neredeyse imkânsız hale gelir.

Empati ve İyi Dinleme Arasındaki Bağ
Önce iyi dinlemeden başlayalım. İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri, duyulduğunu hissetmektir. Konuşmanın her iki taraf için de dengeli bir alışveriş olması gerekir. Ne kadar konuşuyorsanız, o kadar da dinlemeniz gerekir. Bu denge, rollerinize göre elbette değişebilir.

Empati ise dinleme becerisini güçlendirir. Karşınızdakini gerçekten anlamanızı sağlar ve böylece iletişim daha akıcı hale gelir. Karşı taraf, duyulduğunu hissettiğinde kendini daha samimi bir şekilde ifade eder.

Samimiyetin Gücü
Samimiyet, bir ilişkinin temel taşlarından biridir. Samimi bir ortamda kelimeler daha az ama daha anlamlı olur. Kelimelerin açıklıkla ifade edildiği bir yerde insanlar daha mutlu olur. Bu durumu bir göle atılan taşa benzetebiliriz: Samimiyetin yarattığı etkiler, suya yayılan halkalar gibi genişler.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Siz iyi bir iletişimde olduğunuzu nasıl anlıyorsunuz? Empati dışında, sizce iyi bir iletişim için başka hangi özellikler vazgeçilmezdir?

Keyif Veren Rutinler

📍Günlük hayatınızı nasıl yönetiyorsunuz?
📍Neleri nasıl yapıyorsunuz?

Herkesin mutlaka birkaç onu mutlu eden rutini vardır. Bu kitap okumak, yemek yapmak veya başka şeyler olabilir. Eğer şanslı iseniz, bunlar günlük hayatınızın ana parçalarından da olabilir. Hatta yapmaktan keyif aldığınız küçük şeyler çoktan hayatınızı şekillendiren şeylerin parçaları olmuştur. Haftaya bu konu bile başlamak evde çiçekleri sularken geldi. Çiçekleri sularken yaşadığım mutluluğu kelimelerle ifade etmek zor. Hepsine ayrı ayrı bakıyor ve su oranını ayarlıyorsun. Kovaları yerine koyduğunda ise büyük bir mutlulukla gününe devam ediyorsun. Yazıya dönmek gerekirse, çiçekleri sulamak gibi birçok rutinimiz var ama onların verdiği keyfi görmek için biraz daha farkında olmamız gerekiyor. Bu yapması çok ta zor bir şey değil aslında. Bir şeyi nasıl yaptığınıza dikkat ederseniz kolayca anlarsınız. O an ekstra keyifli hissediyorsanız orada size iyi gelen bir şeyler vardır.



Peki bunları nasıl daha da kolay anlayabilirsiniz?💬 Kendinize “ Özellikle günün hangi anlarında kendimi daha iyi hissediyorum?”, “O anlarda neler yapıyorum?”, “Bir şeye nasıl başlarsam daha rahat devam ediyorum?” ve benzeri soruları kendinize sorabilirsiniz. Bir kağıda cevapları da yazarsanız geleceğe dönük alışkanlıklara da sahip olabilirsiniz. Yazdıklarım size nasıl geliyor? Sizin aklınıza daha başka hangi sorular geliyor? Sorularınızı siz de bana yazabilirsiniz. 🤓 Soru alışverişi mesleğimin en sevdiğim yanlarından biri. Size güzel bir hafta dilerim. 🙏

Serra 🌸

Üretmek ve Yaratıcılık

Üretmeye başlamak için nelere ihtiyacınız var? Bir kağıt ve kaleme. 

Mesela ben bu yazıya diğer notlarımın bulunduğu bir kağıdın arka sayfasında ve sınırlı bir alanda başlıyorum. Sonra dayanamayıp 5 dakika önce ertesi gün çalışmaya devam ederim diye kapattığım bilgisayarımda da devam ediyorum. Bu yazı Ikigai kitabını incelerken zihnimde şekillenmeye başladı. Kitabı incelerken aklıma başka bir kitap geldi ve kitabı gözümün önünde bir yere koyma fikri geldi. Böylece dışarı çıkmak isteyen kelimelerimi klavye ile sizinle paylaşıyor oldum. Yorgun veya enerjik olmam farketmez, bazı şeylerin doğru zamanlarını tahmin edemeyiz. Bazen gelen ilhama zihnimizde bir sandalye çekmemiz gerekir. Çünkü geldiği zaman en güzel hediyelerini de getirir. Bu açıdan bakınca üretmek düşündüğümüz kadar zor değil. Bir fikir ve onu işleyecek motivasyona ihtiyacınız var. Gerisi sadece birbirini takip eden adımlar… Tabi her zaman benim şimdi yaptığımı yapamazsınız. Zamanınız da olmayabilir. O zaman aklınıza gelen şeyi hatırlatacak bir şey bulabilirsiniz. Fotoğraf çekebilir, onu hatırlatan kısa notlar alabilir ya da kendi yöntemlerinizi kullanabilirsiniz. 🤓 Fakat yazmak önemli. Çok kısa ve net bir cümle yazdığımı farkındayım. El ile yazmak öğrenme ve ilerleme süreçlerini hızlandırıyor. Yazı yazmayı sevmiyorsanız da çizebilirsiniz. Aklınıza o fikre dair gelen şeyleri çizmek de benzer etkiler yaratacaktır. Fikir geldiği an yapabileceğinizin en iyisini yapın yeter. Zaten bu her zaman yaptığımız şey. Milton Erickson Prensipleri de bunu anlatır. 

Yazı anladığım kadarıyla daha da uzayabilir ve ben bunu istemiyorum. Bundan dolayı kısa bir cümle ile sonlandıracağım; sizi destekleyen fikirlerinize bir şans verin. Onlar yaratıcı düşüncelerinizin size verdiği hediyeler.