Hedefler

Merhaba ! ☺️

Bu, yılın ilk blog yazısı! 🌱 Bundan dolayı yıl içinde ilham olacak ve yeni başlangıçlarınıza eşlik edebilecek bir konuyu seçtim. Ben hazırlarken heyecanla yazdım ve çizdim. 🤩 Konuya gelirsek, yıl başlangıçları genelde yeni hedefler ile eşleştirilir. 🎄✨ Peki hedeflerini belirlerken nelere dikkat ediyorsun? Bu yazıda sana ilham olabileceğini düşündüğüm soruları paylaşıyor olacağım. 🖊 Okurken aklına başka sorular geliyorsa onları da listene ekleyebilirsin. Sonuçta bu sana özel bir liste ve seni senden başka kimse bu kadar iyi bilmiyor. ☺️

1-Bu karar gerçekten beni yansıtıyor mu?

Beni destekliyor mu?

Benim için değeri nedir?

Kendimi o filmin/fotoğrafın/resmin içinde görebiliyor muyum?

2- İlk adımdaki soruların cevaplarını düşündüğümde özellikle hedeflerim neler? Bana katkıları neler olacak? Neler yaparsam tam da istediğim o noktaya ilerleyebilirim? Beni yolda ne kararlılıkla tutar?

3- İlk olarak özellikle hangisinden başlamak diğerlerine de ulaşmanı kolaylaştırır?

Pantone – Very Peri

Pantone 2022 yılının rengi olarak “Very Peri” yi seçti. Renk morun çok güzel bir tonu. 🟣Fakat, renk açıklamasında kullanılan kelimeler/değerler de bana ilham oldu. 🌱Dinamik duruş, cesur yaratıcılık, yaratıcı ifade, keyifle beraber yenilik ve yeni bakış açısı bana enerji verdi. 🪁 Ben de 2022 panosu şeklinde çizmek istedim. 🤓 Sen 2022 yılına nelerle girersen daha ileriye dönük olursun? ✨

Minimalizm – 3

İtiraf ediyorum, galiba doğa ve minimalizm hakkında yazmak benim için ayrı keyifli! Kendime her “Hangi konularda yazabilirim?” sorusunu sorduğumda, karşıma bu konular hakkında bir şeyler çıkıyor ve ben heyecanla okumaya başlıyorum. 🌱😊⭐️

Gene bu anlardan birinde, dikkatimi özellikle bir bakış açısı çekti; minimalizm kültürüne daha başka hangi adları verebiliriz? Minimalizm de diğer yaşam kültürleri gibi herkes için aynı anlamı taşımıyor olabilir. Birden eşyalarını hızlı bir şekilde hayattan çıkarma anlamına gelebilir. Fakat bundan önceki yazılarımda ve diğer minimalistlerin çalışmalarında bulunduğu gibi, minimalizm birden elinde torba eşyaları azaltmak anlamına gelmiyor. Bu bir düşünce sistemi. Her minimalistin evinde eşit sayıda eşya bulunmayabilir. Burada önemli olan, yeterli ve anlamlı olanı bulmak için kendimize doğru yollardan yaklaşmak. (1)

Doğru yollar ise basit yaşama alışkanlığımızın gelişmesi ile güçleniyor. (2) Yazıda daha ilerlemeden önceki minimalizm hakkında olan yazılarımı okumayanlara “Basit yaşama nedir?” sorusunun cevabını tekrar vermek isterim; basit yaşamak kolay yaşamak değildir. (3) Kolay yaşamak, anın getirdikleri kısa süreli şeyler de olabilir. Bugünden geleceğe sürdürebilinir basit yaşam ise o yönde ilerleyen alışkanlıklar, dikkat, niyet ve planlama gerektirir. (4)

Peki “daha iyi” yaşamak sizin için nedir?:)

Bu sorunun standart bir cevabı yok, ama şahsi cevaplar verilebilecek sorulardan oluşan bir sistem var. Yaşamınız sizin için nelerin daha iyi olacağını belirler. Dolayısıyla, daha iyi olan şeyler de zamanla değişebilir. Burada önemli bir diğer etken de, daha iyiyi görmek için niyet ederek yaşamak. Bu “daha iyi” zaman ve kişiye göre değişebilir. Bundan dolayı, değişebilecek birden fazla tanım hayatınızda olabilir. Belkide en kullanışlı yöntemlerden biri esnek bir bakış açısı ile bu yolda ilerlemek. (5)

Bu yolda ilerlerken hangi eşyaları nasıl sınıflandırabilirsiniz?

1. Gerekli eşyalar: yemek, ev, kıyafetler gibi olmadan yaşayamayacağımız eşyalar. Kısaca anlatacak olursam, ihtiyaçlarımız.

2. Gerekli olmayan eşyalar: hayatımızı güzelleştirdiği için değer katan eşyalarımız.

3. Bize katkısı olmayan eşyalar: sevdiğimizi düşündüğümüz eşyalar.

Bu sınıflandırmayı yaparken veya yeni bir şey alırken diğer önemli soru da; Bu eşya benim hayatımı ne kadar süre kolaylaştıracak? Bu soru daha farkında adımlar atmanızı sağlayacaktır. Sonuç olarak bugün hayatınıza değer katan/ fayda sağlayan şeyler, yarının işe yaramayan eşyalarına dönüşebilir. (6)

(1) Enoughism, Essentialism, and Other Names for Minimalism, erişim 8 Mayıs, 2021, https://www.theminimalists.com/names/

(2) Take It Simple, erişim 8 Mayıs, 2021, https://www.theminimalists.com/simple/

(3) The Minimalists: Less Is Now, https://www.netflix.com/title/8107466

(4)Take It Simple, erişim 8 Mayıs, 2021, https://www.theminimalists.com/simple/

(5) Redefining Better ,erişim 8 Mayıs, 2021,https://www.theminimalists.com/redefining/

(6) Essentials, Nonessentials, and Junk, erişim 8 Mayıs ,2021, https://www.theminimalists.com/enj/

Doğa ve Denge

“Doğanın yolu, eksik olanı düzeltmek için fazla olanı almaktır.”

-Lao Tzu

Yukarıda yazan Lao Tzu’nun karşıma çıkan en güzel alıntılarından biri olabilir. Ana kavramına bakarsam, karşıma denge çıkıyor. Denge özellikle bu kadar kaynak olan dünyamızda çok önemli. Sonsuz etkisi olabilecek kaynaklar ve kullanma şeklimize göre şekillenebilecek sonuçlar bulunuyor. Tzu’nun da söylediği gibi, yaşam bu kaynakları daha fazla yaşam yaratmak amacı ile kullanıyor. Örnek vermek gerekirse, güneş her canlıya fazlasıyla yetecek kadar enerjiyi çok kısa diyebileceğimiz süreler içinde bize sunuyor. Bu enerjiyi nasıl kullandığımız sadece bizi değil, diğer canlıları da etkiliyor. Doğa kendi içinde bu denge işini çözmüş. Hatta, kendi vücutlarımız da bu dengeyi koruyor. (1)

Doğa neden bu kadar önemli?

Doğa üstünde yaşadığımız yerküreyi güzelleştiren ve diğer canlı dostalarımızı içeren bir şey. Size bu kadar kapsayıcı ve aynı anda içimizde gücünü hissettiğimiz bir şeyi nasıl anlatabilirim onu da bilmiyorum. Yalnızca şunu yazabilirim; doğanın parçasıyız ve doğa da parçamız. Onu anlamak ve model almak, sürdürebilir bir gelecek için oldukça önemli. Doğada yaklaşık 60,000 memeli, kuş, sürüngen ve balık bulunuyor. Bunlara ek olarak, 300,000’den fazla farklı bitki çeşidi yaşıyor. Bütün canlıların dünyayı zenginleştirecek kabiliyetleri var. Amaç sadece bütün canlılar arası eşitlik değil,yeşillenen bir orman gibi büyümek de olmalı.(2)

Bu konuya nereden geldim?

Yeni blog yazım için konu ararken karşıma doğayı rehber alarak enerjiyi daha farkında kullanmak hakkında bir yazı çıktı. Yazı tamda yukarıda yazdığım ana hatları gösteriyordu. Doğanın kendi içinde iletişimi ve araçlarını çok somut bir şekilde açıklamıştı. Yazıyı okurken biyomimikri kavramı dikkatimi çekti ve konuyu genişletmek istedim. (4)

Biyomimikri nedir? Neler doğayı taklit etmemizi sağlıyor?

Bir tasarım üzerinde çalışırken doğadaki sistemleri adapte etmek biyomimikridir. Bunu özellikle son teknolojide gözlemleyebiliriz. Burada önemli olan üç anahtar kelime var; ahenk/uyum, denge ve ritim/düzen. Doğa kendi içinde bunları barındırıyor ve bu dengeyi devam ettiren canlılar en uzun ve güzel yaşayanlar oluyor. (5)

Bu üç kavram nasıl örneklendirebilinir?

1.Ahenk/uyum

Tanım: Akış ile uyum sağlamak.

Örnek: Göç eden bir ördeğin onu rahatsız edecek bir rüzgar ile karşılaştığında, dinlenip havanın sakinlemesini beklemesi.

2.Denge

Tanım: Giren ve çıkan enerjinin dengelenmesi.

Örnek: Aynı ördeğin göç ederken harcayacağı eforu dengeleyecek besini alması.

3. Ritim/Düzen

Tanım: Güçlendiren ve sakinleştiren günlük, mevsimsel ve yaşamsal döngüler.

Örnek: Bunu bir ayının metabolizmasını yavaşlatarak kış uykusuna yatması (6)

Başka hangi örnek verilebilinir?

Kazların göç ederken V şeklinde uçmaları. Bir kaz kendi başında uçmak istese bu kadar verimli sonuçlar alamaz. Bu uçuş şekli kazı %70 daha ileri bir noktaya taşıyor. Stratejik etkisinin dışında, kazların birbirlerini koruyucu davranışları da ömürlerini uzatabiliyor. Bir kaz uçamaz hale geldiği zaman da, genelde 2 kaz o kendine gelene ya da ölene kadar yanında kalıyor. Bu davranışları onları duygusal bir seviyeye taşıyor. (7)

Böyle içinde denge ve şefkat bulunan bir sistem nasıl adapte edilebilinir?

Aşağıda yazan sorular yardımcı olacaktır;

Bunu doğa nasıl çözerdi?

Yaşamın yapmayı öğrendiği şeyi biz nasıl yapabiliriz?

Bu organizmadan ne öğrenebiliriz? (8)

(1) Gary Ferguson, How can we learn to use energy more wisely? Let’s look to nature as a guide. İdeas.ted (blog), 18 Aralık, 2019. Erişim Mart, 2021. https://ideas.ted.com/how-can-we-learn-to-use-energy-more-wisely-lets-look-to-nature-as-a-guide/

(2) Gary Ferguson, How can we learn to use energy more wisely? Let’s look to nature as a guide. İdeas.ted (blog), 18 Aralık, 2019. Erişim Mart, 2021. https://ideas.ted.com/how-can-we-learn-to-use-energy-more-wisely-lets-look-to-nature-as-a-guide/

(3) Gary Ferguson, How can we learn to use energy more wisely? Let’s look to nature as a guide. İdeas.ted (blog), 18 Aralık, 2019. Erişim Mart, 2021. https://ideas.ted.com/how-can-we-learn-to-use-energy-more-wisely-lets-look-to-nature-as-a-guide/

(4) Gary Ferguson, How can we learn to use energy more wisely? Let’s look to nature as a guide. İdeas.ted (blog), 18 Aralık, 2019. Erişim Mart, 2021. https://ideas.ted.com/how-can-we-learn-to-use-energy-more-wisely-lets-look-to-nature-as-a-guide/

(5) Gary Ferguson, How can we learn to use energy more wisely? Let’s look to nature as a guide. İdeas.ted (blog), 18 Aralık, 2019. Erişim Mart, 2021. https://ideas.ted.com/how-can-we-learn-to-use-energy-more-wisely-lets-look-to-nature-as-a-guide/

(6) Gary Ferguson, How can we learn to use energy more wisely? Let’s look to nature as a guide. İdeas.ted (blog), 18 Aralık, 2019. Erişim Mart, 2021. https://ideas.ted.com/how-can-we-learn-to-use-energy-more-wisely-lets-look-to-nature-as-a-guide/

(7) Gary Ferguson, How can we learn to use energy more wisely? Let’s look to nature as a guide. İdeas.ted (blog), 18 Aralık, 2019. Erişim Mart, 2021. https://ideas.ted.com/how-can-we-learn-to-use-energy-more-wisely-lets-look-to-nature-as-a-guide/

(8) Benyus, Janine. “ Biomimicry in action” Filmed 2009. TED video, 17:28. https://www.ted.com/talks/janine_benyus_biomimicry_in_action

“Evet ve”

Bu yazımda sizinle çok basit ve iki kelimeden oluşan bir bakış açısından bahsedeceğim. Adı, “Evet ve”. Onunla birkaç yıl önce tanışmıştım ve bugünlerde daha sık kullanmaya başladım. Sözü çok uzatmadan size bu bakış açısını anlatmak isterim. 🙂

“Evet ve” nedir?

Bakış açısını anlatmadan önce nasıl bir resim içinde onu öğrendiğimi yazmamın önemli olduğunu düşünüyorum. Değerli koçlardan biri olan Marilyn Atkinson dünya oyunu konseptini anlattığı bir söyleşide bu bakış açısından bahsediyordu. Kısaca yazmam gerekirse; bu bakış açısından bakan kişiler, sorulan sorular veya karşılaştıkları durumlara daha yapıcı bir yerden yaklaşabiliyor. Örnek vermek gerekirse, sevdiği renkler sorulduğunda normalde 3 renk söyleyecekse diğer sevdikleri renkleri ve bağlacını kullanarak ekleyebiliyor. Bu da, onlara daha açık ve kuvvetli bir iletişim alanı yaratıyor. (1)

Bu bakış açısı ile başka nerede karşılaştım?

Yazıyı yazmaya başlamadan önce başka kaynaklara da bakıyordum. Karşıma konuyu daha kuvvetlendiren ve keyiflendiren bir kaynak buldum; ünlü komedyen Tina Fey’in Bossypants kitabı. Kitabın bir bölümünde bu bakış açısı kullanılarak yapılan bir doğaçlama tekniği bulunuyordu. Tekniği okudukça konuyu anlatma yollarım çoğaldı. (2)

Tina Fey nasıl anlatıyor?

Anlatım bir doğaçlama tekniğinden geldiği için yazdığım yazıdan daha farklı noktalara gidebilir.

Fakat, Fey benim düşünme sistemimi destekleyen noktalarda da bulunuyor. İlk olarak karşı tarafın yaklaşımına açık fikirli – ben empati kurarak şeklinde de düşündüm- bir konumdan yaklaş diyor. Eğer karşındaki olmasa bile “Elimde bir kutu var” diyorsa, aynı yoldan devam etmelisin. Böylece, onun zihninde yarattığı resmi görür ve yaratıcılığına saygı göstermiş olursunuz. Bu bakış açısının dikkat çeken yanlarından başka bir tanesi ise, iletişime katkıda bulunmak. Burada “ve” kısmı çok önemli. Aslında ekleme yaparak sadece kendini daha fazla tanımıyor, devam eden iletişimi de güçlendiriyorsunuz. (3)

Tina Fey’in kitabına ek kaynaklar bakarken, karşıma başka bir kaynak daha çıktı. Bu kaynak Fey’in doğaçlama tekniğinden farklı olarak, daha çok iş dünyasını odağına almıştı. Bu kaynağı kısaca anlatacak olsam, bir düşünceyi varsayım yapmadan dinleme kısmı dikkat çekiyor. Bu da fikri bütün değerini parlatarak görme halini oluşturuyor. (4)

Konuyu nasıl toparlarım?

Bu bakış açısını bana Don Miguel Ruiz’in “Kullandığın sözcükleri özenle seç” anlaşmasını hatırlatıyor. Ona göre kelimeler sihirli. (5) Ben de ona son derece katılıyorum. Eğer iletişimi bir yola benzetirsek, kullandığımız kelimeler yolu tamda istediğimiz halde yaratmamızı sağlıyor. “Evet ve” bakış açısı da sadece sihirli değil, iletişimde karşı tarafa açık duruşunuzu gösteriyor.

(1) Podcast: The World Game with Marilyn Atkinson, son güncelleme 26 Mart, 2019, https://erickson.edu/podcast-world-game-marilyn-atkinson

(2) Fey, Tina. Bossypants. Londra: Sphere, 2012

(3) Fey, Tina. Bossypants. Londra: Sphere, 2012

(4) Bob Kulhan, Why “Yes, and…” Might Be the Most Valuable Phrase in Business., son güncelleme 13 Şubat, 2013, https://bigthink.com/experts-corner/why-yes-and-might-be-the-most-valuable-phrase-in-business

(5)Ruiz, Don Miguel. Dört Anlaşma Toltek Bilgelik Kitabı. İstanbul: Kuraldışı, 2017

Minimalizm 2

⭐️Sizce sahip olduğunuz bir eşyayı neler değerli yapar?

👀Hangi özellikleri onu diğer eşyalardan daha fazla kullanabilir hale getiriyor?

💭Bir şeye ihtiyacınız olduğunu nasıl anlarsınız?

İnternetin bu kadar geliştiği ve alışveriş olanaklarının kolaylaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Artık ihtiyaçlarınız gerçek anlamıyla bir “Sepete Ekle” yada “Satın Al” tuşu ile kapınıza kadar gelebiliyor. Hatta, alışveriş yaparken siteler “Bunu beğendiyseniz, bunları da beğenebilirsiniz.” gibi kısımlar ile dikkatinizi daha da fazla çekebiliyor. Fakat, bu bazen ihtiyacımızdan daha fazla almamıza yol açabiliyor. Bir kazağı beğendiğimiz için hiç giymeyeceğimiz bir rengini almak gibi şeyler yapabiliyoruz. Minimalizm konusunda yaptıkları çalışmalar ile bilinen Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus yeni bellgeselleri “ Less is Now” ile bu anlamda tekrar gündemde. Önceki belgesellerini izlemediyseniz ve konu ilginizi çekiyorsa, seyretmenizi tavsiye ederim.

Bu yazıyı planlarken tekrar “Minimalizm” yazımı okumak ve orada yazdığım tanımı burada da yazmak istedim. Böylece iki yazı arasında daha güçlü bağlar olacağını düşündüm.

Geçmiş yazımda bu anlamda neler dikkatimi çekti?

📍 Minimalizm tanımı; Ne sevdiğini, neyin sana en iyi geldiğini ve gelebileceğini bilmek.

⚖️ Minimalizmi “ihtiyaç dengesi” olarak görmem.

“Less is Now” yeni neler ekledi?

– Bu belgesel ile basit ve kolay kelimelerin farklarını daha net anladım; Minimalizm ile hayatımız basitleşmeye, içeriğine göre sadeleşme de kullanabilinir, başlıyor. Ama bu kolay olanın artması değil, aksine bizim için daha değerli ve ihtiyacımızı karşılayan eşyalara yönelmemiz anlamına geliyor. Daha açık anlatmak gerekirse, T. K. Coleman internet çağında yapılan alışverişi “ Neredeyse sihir!” şeklinde tanımlıyor. Yeni gelişme ve deneyimlerimizi düşündüğümüzde, son derece haklı. Evde bir şeyin eksik olduğunu anlıyor ve 5 dakika içinde bir tuş ile kapımızda bulabiliyoruz. Bu ihtiyaç dengesi korunduğu sürece hayatımızı destekler ama bunu yapabiliyor olmamız, yapmamızı her zaman doğru göstermeyebilir. Yaşam alanlarımızda eşyalardan hareket edemez hale gelmek, hayatı kısıtlamaya başlar. Özetlemek gerekirse, basit yaşamak bir şeyi kullanırken gerçekten ondan ve yaşam alanlarımızdan keyif almak.

– Belgeselde özellikle dikkatimi çeken bir söz vardı; “İhtiyaç yoksa ,1 tane bile fazla.” Bunu yazın kar paltosu giymeye benzetebilirim.

– “Değerli mi? “ ve “Ezbere mi ?” soruları; Bir şeyi gerçekten sizi yansıttığı, hayatınıza fayda sağladığı veya değerli olduğu için mi alıyorsunuz? Yoksa, en moda veya diğerlerinin etkisi ile mi alıyorsunuz?

Yazıyı nasıl toparlarım?

Konuya doğanın bakış açısından bakarsak, ne kadar tüketirsek o kadar çöp üretiriz. Tabi ihtiyaçlarımızı karşılayacak ve keyifli hayatlar yaşayacağız. Ama değer verdiğimiz ve ihtiyacımızdan fazla tükettiğimizde, bu hava ve çevre kirliliği olarak dünyamıza yansıyor. En basit şekilde giymediğiniz ve kullanmadığınız eşyaları bir yere koyun ve ne kadar yer kapladığını görün. Bu sadece dünya için değil, sizin için de gereğinden fazla enerji harcama anlamına geliyor. O eşyaların doldurduğu yerleri size daha fazla keyif veren şeylerle değerlendirebilirsiniz. Böylece, üretkenliğinizde artabilir.

Evden çalışmayı keyifli hale getirmenin yolları

Pandemi ile iş hayatında da değişiklikler oldu. Evden çalışma eskiden bir seçenek iken, bu dönemde internet üzerinden çalışan şirketler için gereklilik olabilmeye başladı. Peki, evden çalışmayı neler daha keyifli hale getirir? Neler evde çalışırken bizi daha odakta tutabilir?

Ingrid Fetell Lee bu konu hakkında akılda kalıcı bir yazı hazırlamış. Yazıda evlerimizde yapabileceğimiz 9 değişiklikten bahsediyor.

Bunları ana başlıklarıyla anlatmak gerekirse;

1. Kendinizi rahat ve iyi hissedeceğiniz bir koltuk/köşe hazırlamak. Çalışma saatlerimizi ofislerde olduğu gibi belli yerlerde geçireceğimiz için, fiziksel rahatlığımız çok önemli. Sırt ve fiziksel sağlığımızı da destekleyen bir oturma düzeni gün sonunda daha rahat hissettirecektir.

2. Pandemiden önce yolda geçirdiğiniz vakti yeniden değerlendirmek. Önceleri iş yerine gitmek için kullandığınız vakit artık size kalmış durumda. Bu vakti günü sizin verimliliğinizi de arttıracak bir şekilde kullanabilirsiniz.

3. Hoşunuza gidecek bir çalışma ortamı yaratmak. Çalışma köşenizi zevkinize göre dekore edebilirsiniz. Eğer posterlerden hoşlanıyorsanız, sevdiğiniz posterleri asabilirsiniz. Sizi yansıtan objeleri görebileceğiniz yerlere koyabilirsiniz. Hatta, sandalyenizi de istediğiniz gibi dekore edebilirsiniz.

4. Günışığı ve ışık alan bir yerde çalışmak. Günışığında çalışan ve vakit geçiren insanlar daha rahat uyuyor, daha motiveler ve gün içinde daha aktif olabiliyorlar. Bunlardan dolayı, cama daha yakın yerleri seçin. Evde yeteri kadar böyle bir alan yoksa, ışık kullanın. Aralarda da temiz hava almak için yerinizden kalkın.

5. Çiçek/bitki almak. Doğa stres azaltıyor ve odaklanmanızı kolaylaştırıyor. Sevdiğiniz bir bitki çalışırken farkında olmasanız bile size iyi gelebilir. 🙂

6. Çalışmak için müzik listeleri hazırlamak. Müzik, çalışırken bizi motive edebilir ve zaman ilerledikçe çalışma süreçlerimizi kolaylaştırabilir.

7. Yemek araları vermek. Kendinize sizi ayağa kaldıracak ve kendiniz için bir şey hazırlayacak zaman dilimleri enerjinizi yükseltecektir.

8. Eğlenmek Bu köşe sadece sizi işinize odaklayacak bir yer olmasın. Odaklanırken eğlenebilirseniz, daha da verimli çalışırsınız. Bunu sevdiğiniz bir şarkı veya sevdiğiniz başka bir obje ile de yapabilirsiniz.

9. Çalışma zamanı bitince o köşeden uzaklaşıp kişisel hayatınıza geçiş yapmak. Eğer iş köşeniz mutfakta bir masada ise, iş ile alakalı eşyalarınızı bir kenara toplayın ve hayatınıza o şekilde devam edin. Eğer evde bir odayı iş odası yapmışsanız, odadan çıkın ve dikkatinizi diğer alanlarınıza da verin.

9 things you can do to make working from home more joyful. İdeas.ted (blog), 14 Nisan, 2020. Erişim Kasım, 2020. https://ideas.ted.com/9-things-you-can-do-to-make-working-from-home-more-joyful/

“My Octopus Teacher”

En sevdiğiniz ve her gördüğünüzde içinizi eriten hayvanlar hangileri?

Kendim cevaplamam gerekirse, bu belgeseli seyredene kadar size muhtemelen köpek, koala, kedi ve tilki derdim. Fakat, bu belgesel ile cevabım değişti. Her hayvanı seviyorum. Hepsinin onları özel yapan özellikleri var. Okyanusta kendi köşesinde yaşayan ve ömrüm boyunca diğer hayvanlar kadar da göreceğimi düşünmediğim bir hayvan bu konuda yolumu açtı. Belgesel bana duygunun düşündüğümden daha da geniş bir şey olduğunu gösterdi.

Özellikle son yıllarda ahtapotların karar verme ve hareket etme şekilleri bilim insanlarının dikkatini çekmeye başlamıştı. Fakat, bu belgesel onların ne kadar muhteşem olabileceğini tekrar gösterdi.

Tabi bunlar benim şahsi fikirlerim ve herkeste aynı etkileri yaratmayabilir ama sizlerle bende böyle bir anlam değişikliği yaptıran “My Octopus Teacher” hakkında kısa bir yazı yazmak istedim. Belgeselin sonunu yazmayacağımın sözünü vererek, belgesel hakkında bazı detayları ve dikkatimi çeken olguları sizinle paylaşacağım.

Belgesel nasıl çekildi?

Belgesel Craig Foster’ında bulunduğu bir ekip ile Atlantik Okyanusu’nda yaratıldı. Craig Foster günler boyunca ahtapotu görme merakıyla suya tekrar tekrar daldı. Tam olarak bir lokasyonunu yazmak gerekirse, bu yolculuk Cape Town ile Namibia arasında bulunan 1000 km olan bir deniz ormanında çekildi. (1) Yolculuk boyunca alanında uzman kişilerle de çalışmaya devam ederek, belgesel son halini aldı. (2)

Yeni neler öğrendim? Bu belgeseli diğerlerinden hangi özellikleri farklı yaptı?

Bundan önce seyrettiğim belgesellerde hep doğaya daha objektif bakardım. Doğanın kendi dinamikleri vardı ve onları sadece seyrederebilirdik. Şimdi çoğu açıdan hala bu fikre sahibim ama iletişim, sevgi ve ilginin vahşi bir hayvanı nasıl değiştirdiğini ilk defa bu kadar derinden hissettim. Bu sadece bir belgesel değil, aynı zamanda bir film gibiydi. Ahtapotun her Craig Foster onun yanına daldığında gösterdiği merak huzur veriyordu. Hatta, ona uzanması beni etkileyen ilk sahnelerden biriydi. Sevgi duygusunun neler katabileceğini başka ve yeni bir formda gördüm. Genel olarak bakarsam, belgeselin bende yarattığı ve gösterilen arkadaşlık ilişkisi beni en çok etkileyen yanları oldu. Tabi kamera arkasında inanılmaz bir çalışma var. Bilimsel olarak doğru olması için uzmanlarla çalışılmış ve çekimleri su altında çekim yapabilen bir ekip kurulmuş. Belgesel hakkında daha detaylı bilgilerin bulunduğu sitelere kaynaklarımdan ulaşabilir ve dikkatinizi çeken başka konular da varsa okuyabilirsiniz.

Daha fazla yazarsam sonunu söylemekten ve fikirlerinizi değiştirmekten çekiniyorum. Belgeseli seyretmiş ve seyretmek isteyen herkes, siz de lütfen fikirlerinizi serraispahani@gmail.com adresi ya da Instagram üzerinden benimle paylaşın. 🙂

Kaynaklar:

(1)My Octopus Teacher, erişim 22 Ekim, 2020, https://seachangeproject.com/myoctopusteacher/

(2) The Making of My Octopus Teacher, erişim 22 Ekim 2020, https://stories.seachangeproject.com/the-making-of-my-octopus-teachernbsp

Not:

Hazırlanan görsellerde ve başta kullanılan fotoğraflar Onedio sitesinden alınmıştır.