Doğa ve insan – 5

Galiba ne zaman yeni bir şey çizmek istesem kendimi biraz daha yeni şeyler keşfederken buluyorum. 🤓 Bu resmin hikayesi de buna benziyor; gökyüzünü çizmek istedim ama biraz daha farklı olmasını istedim. Gökyüzü çiziyorsam biraz daha gerçeğe yakın olabilirdi. Zaten sonra sarı penceremi koyacaktım. 🪟

İşin süreci vermek istediğim mesajı da yansıtıyor; yeni bakış açıları özgürlük sağlayabilir. 🌱✨ Bu fikre kadar hep doğada hayvan ve bitkilere bakıyordum. Ama gökyüzüne bakmak hiç aklıma gelmemişti. Hava durumuna bakmak, nefes almak ve birçok sebeple hep gökyüzüne bakıyoruz. Bir nevi bizim pusulamız oluyor. 🗺️Doğa ve insan ilişkisinde çok önemli bir yere sahip. O bizim yol gösterenimiz. 📍Siz gökyüzünü nasıl anlatırsınız? Sizin için nasıl bir anlama sahip? 🎈

Doğa ve insan – 4

Normalde doğa ve insan içeriklerim için fotoğraf çekerim. Ama bu sefer doğa ve insan ilişkisini çizim olarak paylaşmak istedim ve kendime “Nasıl çizebilirim? “ sorusunu sordum. 🤓 Aklıma bir bina ve binaya bakan bir hayvan çizmek geldi. Hayvanın da dikkatini çeken bir şey olmalıydı, yiyeceği bir şeyler! 🍴Böylece sarmaşık kaplı bir binaya bakan zürafa ortaya çıktı. 🦒 Siz doğa ve insan ilişkisini nasıl resmedersiniz? 🌱

“Kiss the Ground” Belgeseli

Özellikle son zamanlarda doğa dikkatimi çekiyor. Çiçekler, hayvanlar ve doğanın diğer parçalarının hayat kalitemizi ciddi anlamda güzelleştirdiğine inanıyorum. Geçen günlerde doğa hakkında Netflix’de “Kiss the Ground” adlı bir belgesel izledim. İzlerken neredeyse her duyguyu hissettim. Savaşların ve benzer kötü şeylerin uzun vadede dünyadan neler götürdüğünü net bir şekilde anlatırken, insan olarak hangi çözümleri kullanabileceğimizi de anlatıyor. Belgeselin sonunda doğanın doğru yollarla kendini iyileştirebileceğini gördüm.

Belgeselden neler öğrendim ?

Dünyayı kurtarmak düşündüğümüzden de kolay. Toprağın bir diğer adı kir ve bu kir hayati değere sahip. İnsanlar, homosapiens olarak baktığımızda, diğer hayvanlardan çokda farklı değil. Tabi evrimleşmemiz farklı olduğu için aynı değiliz ama; biyolojik olarak benzer şeylerden oluşuyor ve bazı adımlarımızı ilkel beynimizi dinleyerek atıyoruz. Bu noktada doğaya yaklaşabileceğimiz bir alan oluşuyor; doğa ile düşündüğümüzden de bağlantılıyız. Hatta doğaya etki eden yanlış işleme tekniklerinden dolayı bugün sosyal eşitsizlik gibi konular üzerinde çalışıyoruz.

Belgeselde bir çiftçi hikayesini anlatırken “İyi ki batmışım ve biyoçeşitlilik ile tanışmışım.” gibi bir cümle kuruyor. Bence belgeseli en iyi anlatan kelime biyoçeşitlilik olabilir. Bu yazıda amacım bilimsel bir dil ile belgeseli anlatmaktansa bana göre etkili noktalarını paylaşmak olduğu için süreçleri anlatmayacağım. Fakat, çözüm tek tip üretim yapmaktansa, toprakta daha fazla çeşit yetiştirmek. Önemli olan, toprakta daha fazla kökün bulunarak havadan gelen karbonu emmesi. Küresel iklim değişikliklerinin baş sebeplerinden biri de toprağın kuruması ve karbonun yukarı tehlike yaratacak bir şekilde yukarı çıkması. 

İkinci öğrendiğim şey ise, şu an dünyada bunun için uygulamalara başlanmış. Bu konuya kendini adamış birçok kişi seminerler verirken, diğerleri ise toprağı canlandırmak için çalışmalarına devam ediyor. Belgeselde bu kişilerin deneyimlerini de görmek umut vericiydi.  

Yazıyı toplamam gerekirse;

Belgesel beni yukarıda yazdığım ve yazamadığım bir çok etken ile gerçekten etkiledi. Çözümü hap gibi sunması seyretmemi de kolaylaştırdı. İşin güzel tarafı ise, bu hapı birden fazla yolla içebilirsiniz.

Not: Belgeseli seyretmiş ve seyretmek isteyen herkes, siz de lütfen fikirlerinizi serraispahani@gmail.com adresi ya da Instagram üzerinden benimle paylaşın.

Belgesel hakkında videoyu buraya tıklayarak izleyebilirsiniz;

https://youtu.be/K3-V1j-zMZw

Kiss the Ground: Onarıcı Tarım, https://www.netflix.com/tr/title/81321999 *

Şehir Havasını Temizleyen Afişler

Çevre temizliği dünyada en çok karşımıza çıkan konulardan biri. Şehir hayatının getirdiği araba kullanımı ve diğer faktörler çevreyi olumsuz etkiliyor. Fakat son zamanlarda çevre temizliği ve doğa konularında oluşan farkındalık ile, yeni ve büyük çapta projeler üzerinde çalışılmaya başlandı. Bunlardan birine Pureti® Print ile çalışan Guggenheim Müzesi Bilboa odaklandı.

Guggenheim Müzesi Bilboa nasıl bir projeye odaklandı?

Yaratıcı stüdyo Estudios Durero ve Pureti® Print’in teknolojisi ile şehir havasını temizleyen afişler hazırladı.

Afişler havayı nasıl temizliyor?

Ağaçlarda olduğu gibi, arındırıcı etki yaratan fotokataliz kullanılıyor. Afişlerin hava temizlemede 700 ağaç ile eş değerde olacağı idda edildi.

Kaynak: Pureti® Print

Afişler nerelerde kullanılacak?

Afişler sadece müzenin cephesinde değil, sokak lambalarında da bulunuyor. Böylece daha geniş anlamda bir etki yaratabiliyorlar. “Müze genel müdürü Juan Ignacio Vidarte, bu teknolojinin Guggenheim’ın iklim değişikliğiyle mücadele taahhüdü kapsamında attığı adımlardan biri olduğunu açıkladı.” (1) Bundan önce, aydınlatma sistemlerini değiştirerek diğer adımlardan birini atmışlardı.

Daha detaylı yazmak gerekirse, Pureti® Print afişleri nasıl hazırlıyor?

Geliştirdikleri afişler, NASA işbirliği ile ve farklı uluslararası laboratuvarlardan onay almış. Yukarıda da yazdığım gibi, fotokataliz ile çalışıyorlar. “Pureti® Print Avrupa’nın çevreyle ilgili gelecekte karşılaşacağı önemli zorlukları çözmek üzere tasarlanan Avrupa iSCAPE projesinin de bir parçası.” (2)

Fotokataliz nedir?

“NASA iş birliğiyle geliştirilen ve farklı uluslararası laboratuvarlar tarafından onaylanan Pureti® Print, bilimsel olarak fotokatalizi temel alıyor. Güneş ışığının tetiklediği kimyasal bir reaksiyon olan fotokataliz; oksijeni ve su buharını hava kirleticileri (NOx, SOx veya VOC’ler gibi), bakterileri, küf ve kötü kokuları temizleyen ajanlara dönüştürüyor.” (3)

(1) Ece Burgaz, Guggenheim Müzesi’nden Şehrin Havasını Temizleyen Afişler, son güncelleme 1 Temmuz, 2020, https://bigumigu.com/haber/guggenheim-muzesi-nden-sehrin-havasini-temizleyen-afisler/

(2) Ece Burgaz, Guggenheim Müzesi’nden Şehrin Havasını Temizleyen Afişler, son güncelleme 1 Temmuz, 2020, https://bigumigu.com/haber/guggenheim-muzesi-nden-sehrin-havasini-temizleyen-afisler/

(3) Ece Burgaz, Guggenheim Müzesi’nden Şehrin Havasını Temizleyen Afişler, son güncelleme 1 Temmuz, 2020, https://bigumigu.com/haber/guggenheim-muzesi-nden-sehrin-havasini-temizleyen-afisler/

Yazı “Ece Burgaz, Guggenheim Müzesi’nden Şehrin Havasını Temizleyen Afişler, son güncelleme 1 Temmuz, 2020, https://bigumigu.com/haber/guggenheim-muzesi-nden-sehrin-havasini-temizleyen-afisler/ ”kaynağı kullanılarak yazılmıştır.

Ağaçların Birbiri ile İletişimi

Suzanne Simard -Orman Ekolojisi Profesörü- ağaçlar hakkında, “Yerin altında başka bir dünya var.” (1) diyor. Sadece üstünü gördüğümüz bu kocaman yemyeşil dünya bildiğimizden çok daha zengin. Hatta, bir insan gibi paylaşımcı ve sosyal de denilebilinir.

Simard ağaçların arasında iletişim olup olmadığını bulmak için ormanda kağıt huşu, Douglas göknarı ve boylu mazı ağaçlarının 80 kopyasını yetiştirerek bir deney yapıyor. Deneyi yaparken ormanda çalıştığı için şansına da bir anne ayı bol bol ziyaretine gidiyor.

Deneyi nasıl tasarlıyor?

Kanada’da Canadian Tire’de kağıt huşu ağacına karbon-14 radyoaktif gazı, Douglas göknarına da kararlı izotop karbon-13 karbondioksit gazı enjekte ediyor. İki gaz kullanmasının sebebini “Türler arasında iki taraflı iletişimin olup olmadığını merak ettiğim için iki tane izotop kullandım.” (2) şeklinde açıklıyor.

Sonuçlar neler ?

Kullandığı izotoplar iki taraflı bir iletişim olduğunu kanıtlıyor. Kağıt huşu gazı emiyor ve Douglas göknarı ile iletişime geçiyor. Yazları huş ağacı göknara göknarın huş ağacına gönderdiğinden gölgedeyken daha fazla karbon gönderiyor. Sonraki denemelerde de tam tersi gözlemleniyor. Huş ağacı yapraksız kalırken göknar büyüdüğü için, ona daha fazla karbon gönderiyor. (3)

Bu iletişim nasıl kuruluyor?

İletişim karbonla beraber azot, fosfor, su, savunma sinyalleri, allel kimyasalları ve hormonlar ile de kuruluyor. Çalışma sırasında önemli noktalardan birisi de mantarların olması. Ağaçların iletişimi bir tür zeka modeli şeklinde anlatabilinir. Mikorizal ağlar bu iletişimi sağlıyor. Mikoriza mantar kökü anlamına geliyor.

Sürdürebilir bir düzen için ormanları ve ağaçları nasıl korumalıyız?

1. Ormanlara gitmeliyiz.

2. Balta girmemiş ormanları korumalıyız. (Daha az kesim*)

3. Onları kestiğimizde, mirasları, ana ağaçları, ağları, ormanı ve genleri korumalıyız.

4. Çeşitlilik olacak şekilde ağaç ekmeliyiz. (4)

Konuyu toplamak gerekirse;

Doğa her zaman bizi şaşırtıyor. En az bizim kadar paylaşımcı ve kolektif davranışları var. Her ne kadar bizim, insanlar, gibi konuşamasalar bile ormanların kendilerine has bir dili var.

Kaynak: Simard, Suzanne. “How trees talk to each other” Filmed 2016. TED video, 18:19. https://www.ted.com/talks/suzanne_simard_how_trees_talk_to_each_other

(1) Simard, Suzanne. “How trees talk to each other” Filmed 2016. TED video, 18:19. https://www.ted.com/talks/suzanne_simard_how_trees_talk_to_each_other

(2) Simard, Suzanne. “How trees talk to each other” Filmed 2016. TED video, 18:19. https://www.ted.com/talks/suzanne_simard_how_trees_talk_to_each_other

(3) Simard, Suzanne. “How trees talk to each other” Filmed 2016. TED video, 18:19. https://www.ted.com/talks/suzanne_simard_how_trees_talk_to_each_other

(4) Simard, Suzanne. “How trees talk to each other” Filmed 2016. TED video, 18:19. https://www.ted.com/talks/suzanne_simard_how_trees_talk_to_each_other

Ağaçları İyileştiren Sanatçı

Varsayın dünyayı güzelleştirmek için gücünüz var, bu güç ne olurdu? 🔮 Nasıl ve nerelerde kullanırdınız?🎆

Sanatçı Diana Yevtukh dünyayı sanatıyla güzelleştiren, kendi kelimeleriyle iyileştiren, insanlardan biri. Büyüme süreci, böcek hasarları ve hastalık sonuçları olarak ağaçlarda oluşan boşlukları nakışlarıyla dolduruyor. Sanatçı, bu dolmaları gereken yara izleri olarak adlandırıyor. Bu boşlukları çiçek desenleri ve anatomik desenler ile dolduruyor. Sanatçının eserlerini aşağıda bulabilirsiniz.

Görseller: https://www.instagram.com/diana.yevtukh/

Ece Burgaz, Ağaçların Yaralarını Nakışla Sarmak, son güncelleme 7 Ocak, 2020, https://bigumigu.com/haber/diana-yevtukh-agaclarin-yaralarini-nakisla-sarmak/

Doğa Dostu Ortak Çalışma Alanı- Second Home Hollywood

Ortak çalışma alanları 21.yüzyılın yeni dinamiklerinden biri. Freelance çalışan, çalışırken çevresini güçlendirmek isteyen ve daha özgür koşullarda çalışmak isteyen kişilerin toplanma noktaları. Peki böyle bir durumu ağır şehirleşme koşullarında nasıl çevremize daha faydalı hale getirebiliriz? Second Home bu anlamda Los Angeles’da güzel bir model çiziyor. Kentin içinde kendi ormanını yaratıyor.

Second Home Hollywood nasıl inşa edilmiş? Mimarları kim?

“İspanyol mimarlar José Selgas ve Lucía Cano’nun kurduğu mimarlık stüdyosu SelgasCano tarafından tasarlanmış.” (1) Yapı önceden otopark olan bir alana kuruluyor. İçinde 60 tane oval formlu sarı bungalov ofisler var. Yaklaşık 700 çalışan ağırlanabiliyor ve 360 derece bahçe görünüyor. (2)

Second Home Hollywood doğa dostu olmak için neler yapıyor?

50.000 metre kare bahçede;

700 ton toprak,

6.500 ağaç ve bitki,

112 yerli bitki türü bulunuyor. (3)

Kaç şubesi var? Neredeler?

Second Home’un toplam 3 şubesi var. Los Angeles dışında, Londra ve Lizbon’da bulunuyor. (4)

Başka ilgi çeken özellikleri neler?

Mimarları çalışma alanı dışında Los Angeles’da insanların içine girip dolaşabildikleri ve kullanabilecekleri büyük bir sanat eseri tasarladılar. Sanat eseri medyada da dikkatleri üstüne çekti. Timeout “Her yaz, dünyaca ünlü farklı bir mimar, Londra’daki Kensington Bahçeleri’nde kısa süreli, etkileyici bir yapı inşa ediyor. Şimdi, ilk defa, bu geçici yapılardan biri Amerika’da. SelgasCano’nun havadar gökkuşağı tünellerinin çapraz geçişi, renkli fotoğraf çekme olanakları ve ücretsiz performans arayan ziyaretçilere Second Home ve Doğal Tarih Müzesi’nin ev sahipliğinde alan sunacak.” şeklinde bir yorum yazdı. (5)

Görsel: Michael Juliano

Bu haber neden önemli?

Şehirleşme ile beton binalar artıyor. Dünyanın yeni sürdürebilinir bir mimari yaklaşım ve binalara ihtiyacı var. İçinde bulunduğumuz dönem teknolojik anlamda gelişmiş olsa da, gelecek nesiller için doğa ve dünyayı korumamız gerekiyor. Gelişen teknolojik bir aletin sağladığı fayda ile doğanın sağladığı faydaya baktığımızda, doğa çok daha önemli. Kullandığımız araçlar hayatımızı kolaylaştırsa bile aldığımız nefesi daha temiz yapan doğa. Ona iyi bakmalı ve mutlu etmeliyiz.

(1) Ece Burgaz, Kendisiyle Birlikte Bir Kent Ormanı Kuran Ortak Çalışma Alanı, son güncelleme 18 Aralık, 2019, https://bigumigu.com/haber/secondhome-hollywood-kendisiyle-birlikte-bir-kent-ormani-kuran-ortak-calisma-alani/

(2) Ece Burgaz, Kendisiyle Birlikte Bir Kent Ormanı Kuran Ortak Çalışma Alanı, son güncelleme 18 Aralık, 2019, https://bigumigu.com/haber/secondhome-hollywood-kendisiyle-birlikte-bir-kent-ormani-kuran-ortak-calisma-alani/

(3) Ece Burgaz, Kendisiyle Birlikte Bir Kent Ormanı Kuran Ortak Çalışma Alanı, son güncelleme 18 Aralık, 2019, https://bigumigu.com/haber/secondhome-hollywood-kendisiyle-birlikte-bir-kent-ormani-kuran-ortak-calisma-alani/

(4) Ece Burgaz, Kendisiyle Birlikte Bir Kent Ormanı Kuran Ortak Çalışma Alanı, son güncelleme 18 Aralık, 2019, https://bigumigu.com/haber/secondhome-hollywood-kendisiyle-birlikte-bir-kent-ormani-kuran-ortak-calisma-alani/

(5) Second Home Serpentine Pavilion by SelgasCano, https://www.timeout.com/los-angeles/news/this-translucent-rainbow-pavilion-is-setting-up-for-free-at-the-la-brea-tar-pits-042419

The Trembling Giant – Titreyen Dev

Ataol Behramoğlu değerli “Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var” şiirinin bir kıtasında ;

“Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin.” der. Behramoğlu’nun şiiri beni etkileyen en güzel şiirlerden biri. Tam olarak sevmeyi ve yaşamayı anlatıyor.

Bu şiir nasıl aklıma geldi?

Jimmy Stofer’ın yeni parçası Trembling Giant’ın – Titreyen Dev- videosunu seyrederken tam da bahsettiğim sevmeyi hissettim. Video beni derinden etkiledi. Arina Shabanova da video için harika bir animasyon hazırladı. Parçanın esin kaynağı ise, bir ağaç olan Pando. Titrek Kavak olarak da bildiğimiz Amerika’nın Utah eyaletinde bulunan Pando, sanatçı için umut olmuş. Pando çok özel bir ağaç. Dünyada yaşayan en yaşlı varlıklardan birisi.

Bu ağaç neden önemli?

Ece Burgaz yazısında “Her türlü virüse, sert hava koşuluna ve yangına karşı da kendini koruyabilmiş. Çünkü nasıl adapte olacağını, köklerinden nasıl yeni ağaçlar vereceğini sezgisel olarak biliyor.” diyor. Tam bu özellikleri de, onu çok özel yapıyor. Bu ağacın son Buzul Çağı’ndan beri dünyada yaşadığı düşünülüyor. Koloni olarak yaşıyor. Koloninin her parçası genetik olarak aynı ve birbirleri ile köklerinden bağlılar.

Ağacın fiziksel dışında beni etkileyen bir başka özelliği ise, isminin latince “I spread”, yayılıyorum, anlamına gelmesi. Bu noktaya bir çok açıdan bakabiliriz. Doğanın ne kadar kuvvetli olduğunu her bakış açısından gösteriyor.

Videoyu anlatmak gerekirse;

Video Burgaz’ın da yazdığı gibi “insanların ve tüm dünyanın bu orman gibi birbirine bağlı bir tek organizma” metaforu üzerine kurulmuş. Videoda, Pando bir insana dönüşüyor ve zaman içinde yolculuğunu bizimle paylaşıyor. Videoda Matisse’den Andy Warhol’a kadar sanat tarihi referansları bulunuyor.

Videoyu nasıl özetlerim?

Jimmy Stofer ve Arina Shabanova inanılmaz bir şey çıkarmışlar. Videoyu seyrederken müziğin tonları ve ağacın duygularını derinden hissettim. Pando nasıl Stofer’e umut verdiyse, videonun bir noktasında ben de umutlandım, daha fazla detay vermemek için yazmıyorum. Doğa ile özellikle daha barışık olmamız gereken bu zamanlarda inanılmaz bir çalışma olmuş.

Ece Burgaz, İnsanın Ormanları Yok Etme Hırsına Direnen Titrek Kavak, son güncelleme 3 Eylül, 2019, https://bigumigu.com/haber/titreyen-dev-insanin-ormanlari-yok-etme-hirsina-direnen-titrek-kavak/