Hikaye Anlatmanın Önemi

İnsanlarla iletişimde en etkili yollar hangileri? 👀Hangi yolu kullanırsak, tam da istediğimiz iletişim sağlanır?🧐

Bu sorunun birçok cevabı var. Hikaye anlatmak da kesinlikle bunlardan biri. 🤩Hikayeler çocukluğumuzdan beri hayatımızın bir parçası. Onları masal kitaplarından başlayarak, toplumların ve insanların hikayelerini dinleyerek hayatımızdaki yerleri devam ediyor. 📚🤓💬 Bunlarla beraber güzel bir filmi ve ya dizileri güzel yapan altındaki hikayeler oluyor. En sevdiğiniz film ve dizileri düşününün. 💭 Onları diğerlerinden farklı kılan şeyler neler? 🥇Karakterleri düşündüğünüzde neler onları sizin için önemli yapıyor? ⭐️

Hikayelerin önemi

Hikayeler anlam bulduğumuz tanınabilir kalıplar. Dünyamızı anlamlandırmak ve başkalarıyla paylaşmak için hikayeler kullanıyoruz. Antropologlara göre hikaye anlatmak bilinen her kültürde ortak olarak insan varlığının merkezinde. Bebeklik döneminde öğrenmeye başladığımız, anlatan ve dinleyen arasında simbiyotik bir değiş tokuş yapmayı içeriyor.

Beyin, doğanın görsel biçimlerindeki – yüz, şekil, çiçek – ve ses biçimindeki kalıpları algıladığı gibi, bilgideki kalıpları da algılıyor. Sesin içindeki sinyal onlar. İnsanlar da bu güçlü sinyalleri orada olmasalar bile algılayacak dürtülere sahipler.

İnsanlar hikayelerin parçası olmak istiyor. Bir hikayeye dahil olmak, kendi rollerini üstlenmek için kendi rollerini oluşturmak istiyorlar. (1)

Hikayeler neden etkili?

Princeton Üniversitesi’ndeki bir araştırmada, bilim adamları, iyi anlatılmış bir hikaye dinlediğinizde, beyninizin yanıt veren kısımlarının, öykünün içinde olduğunuzu düşünenler olduğunu buldular. Birisi kavurma kahve kokusundan bahsediyorken, koku korteksiniz çalışıyor. Size bir kalem kapmaktan bahsettiklerinde, motor korteksinizin özellikle el hareketi ile ilgili kısımları cevap veriyor.

Daha da etkileyici olarak, bu etki hikayeyi anlatan kişiye de oluyor. Öyleyse, hikaye canlı olarak veya şahsen anlatılıyorsa, hem hikaye anlatıcısının hem de dinleyicinin beyni birbiriyle senkronize çalışmaya başlıyor! Bu bir odada ya da bir grupta iyi bir hikaye anlatıldığı ve izleyicilerin büyülendiği zaman hissedilen sihir.

Bunun bir açıklaması ayna nöronları. Ayna nöronları, hem bir eylem yaptığımızda hem de aynı işlemi yapan başka birini gördüğümüzde yanıt veren bir beyin hücresi türü. Bunların başka birinin esnemesini gördüğümüzde esnememizin sebebi olduğuna ve muhtemelen empati hissetmemiz için temel olduğuna inanılıyor.

Birisi bir hikaye anlatıyorsa ve beyinlerimiz hikayenin içindeymişiz gibi tepki verirken, hikaye anlatıcısına güçlü bir bağlantı hissediyoruz. (2)

Nasıl başarılı hikaye anlatılır?

Başarılı bir hikayenin iki önemli etkeni var; içerik ve anlam. İyi bir hikaye dinleyicide yarattığı etki ile anlaşılır. Anlattığınız hikayede bilgi ile nasıl anlattığınız etkili bir orantıda olmalı. Sadece bilgi dinleyiciyi sıkabilir.

Burada anlam devreye giriyor. Anlattığınız şey ile dinleyicinin ne yapabileceği de önemli. Bunu bir süreç olarak değerlendirirsek iki kısım – anlatan ve dinleyen- var diyebiliriz. Dinleyenleri merkez alarak başlamak onların nasıl zihinsel bir yolculuk yapacağını anlamamız için çok faydalı. Başka bir deyişle buna “algı ve biliş, duygu ve duygu dansını düzenleyerek geliştirdiğimiz bir deneyim” şeklinde adlandıralabilinir. (3)

Nobel ödüllü Prof. Daniel Kahneman dünyayı anlama sistemlerimizi anlatıyor. Liste halinde anlatmak gerikirse;

1.Sistem : Bu hızlı sistem olarak da tanımalanabilir. Hikaye anlatma bu sisteme ait. Otomatik olarak adlandırdığımız eylem türleriyle ve sezgisel olarak adlandırdığımız düşünce türleriyle ilişkili. Araba kullanırken bir engelden kaçınmamıza ya da anneninizin bir resmini gösterdiğimde bir duygu uyandırmamıza izin veren eylemler üretiyor. Hikayeler ile gerçekliklere anlam vermemizi sağlıyor ve bizim için anlamlı ve uyumlu hikayeler üretiyor.

2.Sistem: Zihinsel çaba gerektiren eylemler ve kasıtlı olarak adlandırdığımız düşüncelerle ilişkili. Bir haritayı okumamıza veya bir formu doldurmamıza izin veren eylem türlerini üretiyor. Sistem 2 yavaş sistem.

Yale Üniversitesi’nden Prof. Dan Kahan ise kültürel bilişden bahsediyor. Daha açmak gerekirse, kültürel değerlerimizin risk algımızı ve bağlantılı tedbir alma inançlarımızı şekillendirdiğini söylüyor. Anlam ve içerik kanalları onun ana etkenleri. İçerik kanalı ile içeriği filtrelerden geçirip, netleştirerek anlaşılabilinir hale getiriyoruz. Anlam kanalında ise anlatılan, insanlar olarak, bilgileri bilinçsiz olarak daima değerlendirmemiz ve yaşamımızı nasıl etkileyeceğini ve ait olduğumuz sosyal gruplarla bağlantılarını incelememiz. Bundan dolayı, dinleyicinin nerede olduğunu ve onlarla nasıl bağlantı kuracağımızı bilmemiz gerekiyor. (4)

Kısaca anlatmak gerekirse, nasıl iyi bir hikaye anlatırsınız? 🙂

1. Tanımlayın: Detayları fikirlerinizi ve içeriği eklemeden tek tek anlatın.

2. Duyusal bilgileri kullanın: Nasıl kokular ve sesler vardı?Hikayede bir şeye dokunduğunuzda neler hissettiniz?

3.Hikayede duyguları kullanın: Neler hissetiğinizi anlatın. Duygular sizi insanlara daha ulaştıracaktır.

4. Düzenleyin: Hikayede öncelikle ne anlatmak ve dinleyicinin ne duymasını istediğinizi belirleyin. Bunu destekleyecek detayları kullanın.

5.Olayları sırasıyla anlatın: Dinleyici sonunu bildiği hikayeden kopabilir. (5)

(1) Frank Rose, The Art of Immersion: Why Do We Tell Stories?, son güncelleme 3 Ağustos, 2011, https://www.wired.com/2011/03/why-do-we-tell-stories/

(2) Frank Rose, The Art of Immersion: Why Do We Tell Stories?, son güncelleme 3 Ağustos, 2011, https://www.wired.com/2011/03/why-do-we-tell-stories/

(3) Angela Morelli, Content and Meaning. Story-telling and Story-listening., son güncelleme 28 Kasım, 2014, https://medium.com/@angelamorelli/content-and-meaning-story-telling-and-story-listening-4386478f518a

(4) Angela Morelli, Content and Meaning. Story-telling and Story-listening., son güncelleme 28 Kasım, 2014, https://medium.com/@angelamorelli/content-and-meaning-story-telling-and-story-listening-4386478f518a

(5) Frank Rose, The Art of Immersion: Why Do We Tell Stories?, son güncelleme 3 Ağustos, 2011, https://www.wired.com/2011/03/why-do-we-tell-stories/

Dil nedir?

Şuan size en yakın objeler neler? Siz etrafınıza bakarken, ben bana en yakın objeleri sayayım;

Kahve ☕️

Defter 📒

Kalem✏️

Telefon📱

Şimdi izninizle ikinci bir soru daha sormak istiyorum; Bu objelerin o objeler olduğunu nasıl biliyorsunuz? Yanınızda varsayalım bir bardak var, nasıl bardağı bardak olarak tanımlıyorsunuz?(1)

Bu sorunun cevabı çok basit; dili kullanarak. Dil David Peterson’un da – Game of Thrones gibi dizilerde kullanılan dilleri yaratan kişi- dediği gibi, insanlığın en iyi icadı. Dilin de tanımını açmak gerekirse, dil ;

Bizi insan yapan

Bizi diğer hayvanlardan ayıran

Neler düşündüğümüzü en iyi şekilde gösteren

Mirasımız, insan olmanın anlamanı ileten şey. Bir dilin tükenmesi resmi daha buğulu görmemiz anlamına geliyor. (2)

Nasıl David Peterson gibi bir dil yaratılabilinir?

Bunun için temel olarak üç şeye ihtiyaç var; ses, dil bilgisi ve sosyal ve tarihi içerik. Peterson Game of Thrones için yarattığı dili , Yüksek Valyrian , “vee” sesini bularak yaratmaya başlamış. Bundan sonra diğer iki adımı takip ederek, Peterson diziyi seyrederken dinlediğiniz dili son haline getirmiş. (3)

Yazıyı toplamak gerekirse;

Dillerimiz çok değerli ve kimliklerimizin bir parçası. David Peterson, dil konusunda işinde uzmanlardan birisi. Yaptıkları dışında dili tanımlama şekli de çok etkileyici. İnsan gerçekten dil hakkında düşünmediği şeyleri düşünmeye başlayabiliyor.

(1) Peterson, David. “Why language is humanity’s greatest invention” Filmed 2019. TED video, 14:33. https://www.ted.com/talks/david_peterson_why_language_is_humanity_s_greatest_invention

(2) Peterson, David. “Why language is humanity’s greatest invention” Filmed 2019. TED video, 14:33. https://www.ted.com/talks/david_peterson_why_language_is_humanity_s_greatest_invention

(3) “Meet the person who created Dothraki and Valyrian for Game of Thrones — and learn how “khaleesi” should have been said” İdeas.ted (blog), 9 Nisan, 2019. Accessed October 7, 2019. https://ideas.ted.com/meet-the-person-who-created-dothraki-and-valyrian-for-game-of-thrones-and-learn-how-khaleesi-should-have-been-said/

Neden geçmişimizi haz veren duygularla hatırlıyoruz?

Farzedin arkadaşlarınızla beraber bir yemektesiniz ve geçmiş hakkında konuşmaya başladınız. Bir anda gençlik yıllarınızda yaşadığınız bir anınız aklınıza geldi ve keyifle anlatmaya başladınız. Geçmişinize baktığınızda bu ne kadar oluyor? Kaç defa gençliğiniz sizi keyiflendiren konulara dönüşüyor?

Yapılan araştırmaya göre bunu yapan beynimiz. Bunun 3 nedeni bulunuyor.

1. Hafıza seçici.

2. Ergenlik yıllarımızın anıları önemli.

3. Hafıza sosyal bir birleştirici.

Hafızanın seçici olması.

Bir tecrübeyi veya olayı hatırlamak için dikkat etmemiz gerekir. O zaman düşünerek ya da konuşarak prova yapılır. Bu şekilde kodlanmış olaylar, uzun süreli hafızamızda saklanır. Ama her hatıramızı hatırlamayız. Hatırladığımız anılar bizim için duygusal anlamı olan, ilk deneyim ve büyük değişiklikler içerenlerdir.

Bununla beraber, bazı anılarımızı hatırlamamızın psikolojik amaçları var. Kendimizi nasıl görmek istiyorsak ona göre anılarımızı hatırlıyoruz. Örnek vermek gerekirse, konuştuğunuz kişiyle vakit geçirmekten keyif alıyorsunuz ve ortak bir arkadaşınız var. Ortak arkadaşınızla keyifli bir anınızı anlatırsınız. Bunun bilimsel sebebi, durmadan aynı anıları prova ederek ve deneyimleyerek diğerlerini unutuyor ve geçmiş ve kendimiz hakkında yeniden şekillenmemiz.

Ergenlik yıllarımızın anıları önemli.

Geçmişe baktığımızda eşit sayıda anı hatırlamıyoruz. Onun yerine, ergenlik ve genç yetişkin olduğumuz zamanları hatırlıyoruz. Bunlar yaşam boyu sürdüreceğimiz kimliklerimizin oluştuğu yıllar. Bundan dolayı bu zamanlara ait anılar bizim için olumlu geliyor. Hafızamız bu anıları özellikle tutuyor. Müzik bu noktada önemli bir yere sahip. Müzik eski anılarımızı hatırlatıyor.

Hafıza sosyal bir birleştirici.

Hafızamızı sosyal ilişki kurmak ve geliştirmek, diğer insanları eğlendirmek ve diğer insanlara ve nesillere öğretmek için kullanıyoruz. Ebeveynlerinin ergenlik anılarını tekrar anlatabilen ve kendi gelişen kimlikleri ile ilişkilendirebilen gençlerin duygusal gelişiminin daha iyi olduğu görünüyor. Yapılan araştırmalara göre, anılar paylaşıldığında yarattığı aidiyet ve ortak kimlik duygusundan daha önemsiz olabiliyor. Anıları hatırlamak kendimizi geçmişte ve şimdide istediğimiz gibi görmemize yardımcı oluyor ve paylaşmak insanlar ile önemli bir anlamda bağ kurmamızı sağlıyor.

Neuroscience News, Why we remember our youth as one big hedonistic party, son güncelleme 21 Ağustos, 2019, https://neurosciencenews.com/youth-memory-hedonism-14769/