Beyin Nasıl Kokluyor?

Koku almak, kişinin bulunduğu durum ve deneyimlerine bağlı bir şey. (1)

CSHL, Cold Spring Harbor Laboratory, sinirbilimcileri Florin Albeanu, Alexei Koulakov ve meslektaşları Honggoo Chae, Daniel Kepple, CSHL’den Walter Bast ve Harvard Üniversitesi’nden Venkatesh Murthy önceden bulunmuş koku sınıflandırma modellerini test ediyor ve uyuşmazlıkları keşfediyorlar. Albeanu sonuçlar hakkında “Koku hakkında düşününce, beynin ne aradığını gerçekten bilmiyor, ve eğer varsa fiziksel veya kimyasal özellikleri hakkında bilgiye sahip değiliz.” diyor. (2)Yapılan araştırmaya genel anlamda bakarsak, nöronlar kokuları duymamızda koku moleküllerinden daha fazla bağlantılı. (3)

Bu ne anlama geliyor?

Genel olarak, bilim insanları, koku parçacıklarının ilk olarak burun boşluğundan girdiğini, duyu dokusundaki koku alıcı reseptör nöronları tarafından ifade edilen koku alıcı reseptörlerin kendilerine bağlandığını biliyor. Memelilerin ön beyninde bulunan koku giderici ampul, alıcılardan gönderilen bilgileri işliyor. Daha sonra, ampul bu bilgiyi serebral korteks dahil olmak üzere daha yüksek işlem yapan beyin alanlarına gönderiyor. Burada, koku çıkışı mesajları bir geri bildirim döngüsü içinde ampule geri gönderilmeden önce ayrıca analiz ediliyor ve beyinde yayınlanıyor. (4)

Bu araştırma ile ise başka sonuçlar bulundu. Bulunan sonuçlara göre, zengin geri bildirim koku sistemini görsel sistemden biraz farklı kılıyor. Koku alma deneyimi öznel, koku algısı aslında içeriğe ve bireyin önceki deneyimlerine dayanıyor. (5)

Bir başka nokta ise, korteksin erken işleme seviyelerine yönelik kapsamlı bir geri bildirim var ve gelen uyaranların doğası hakkında öngörülerde bulunabilecek ve neye dikkat edersek onu değiştirebiliyor. Bundan dolayı koku alma sistemimiz yeni ve ilgimizi çeken kokuları izole etmek için gürültü ya da kendi nefes kokunuz gibi arka plandaki kokuları bu şekilde çıkarabiliyor. (6)

Bu araştırma neden önemli?

Koulakov araştırmanın sonuçlarının “beklenmedik” olduğunu belirtiyor. Albeanu ve Koulakov koku girişi ve ileri işlemden geçirilmiş ampul çıkışlarının koku seviyesinin farklı yönleriyle ilgilenmesinin muhtemel olduğunu söylüyor. (7)

Araştırmanın sonuçları ve ekibin yorumlarına bakılırsa, bilim dünyasında yeni bir yol açtıkları gözüküyor.

(1)Neuroscience News ,Quantifying how the brain smells, son güncelleme 22 Temmuz, 2019, https://neurosciencenews.com/quantifying-olfaction-14544/

(2)Neuroscience News ,Quantifying how the brain smells, son güncelleme 22 Temmuz, 2019, https://neurosciencenews.com/quantifying-olfaction-14544/

(3)Charlotte Hu, There’s more to smell than meets the nose, son güncelleme 22 Temmuz, 2019, https://www.cshl.edu/theres-more-to-smell-than-meets-the-nose/

(4)Neuroscience News ,Quantifying how the brain smells, son güncelleme 22 Temmuz, 2019, https://neurosciencenews.com/quantifying-olfaction-14544/

(5)Neuroscience News ,Quantifying how the brain smells, son güncelleme 22 Temmuz, 2019, https://neurosciencenews.com/quantifying-olfaction-14544/

(6)Charlotte Hu, There’s more to smell than meets the nose, son güncelleme 22 Temmuz, 2019, https://www.cshl.edu/theres-more-to-smell-than-meets-the-nose/

(7)Neuroscience News ,Quantifying how the brain smells, son güncelleme 22 Temmuz, 2019, https://neurosciencenews.com/quantifying-olfaction-14544/

Posterior Parietal Kortex ve Yeni Fonksiyonu

Doktor David Freedman ve Yang Zhou Chicago Üniversitesi’nde beyinle alakalı yeni bir araştırma yaptılar. Araştırma sonunda beyinde bulunan Posterior Parietal Kortex (PCC) hakkında yeni bir bulgu paylaşıldı.

Posterior Parietal Kortex (PCC) nedir?

Posterior Parietal Kortex beynimizde mekansal farkındalık sağlayan ve hareketlerimizi planlayan kısım.

Yeni bulgu nedir?

Dr. David Freedman ve Doktor – Pos doktora araştırmacısı Yang Zhou’nun yaptığı araştırmaya göre Posterior Parietal Kortex görsel olarak karar vermemizde de yardımcı oluyor. Freedman ve Zhou maymunlar ile yaptıkları bir deney sonucu bu bulguya ulaşıyor.

Maymunlarla nasıl bir deney yapıldı?

Maymunlar basit bir bilgisayar oyunu oynamak için eğitiliyorlar. Oyunda farklı görüntüler ve varılması beklenen yerler var. Freedman ve Zhou maymunların bu görüntülere bakarken gözleri ile nasıl takip ettiklerine bakıyor. Daha detaylı anlatmak gerekirse; yukarı ve sola hareket eden noktalardan oluşan bir desen gösteriliyorsa, gözlerini yeşil noktaya ve noktalar ters yöne doğru hareket ediyorsa da gözlerini kırmızı noktaya kaydırmaları gerekiyor.

Posterior Parietal Kortex’de bulunan Lateral Intraparietal Alan (LIP) karar vermelerinde yardımcı oluyor. Maymunlara sonra Lateral Intraparietal Alan‘ın aktivitesini durduran bir ilaç veriliyor ve aynı oyunu tekrar oynatıyorlar. Bu noktada mekansal farkındalık ve bilinen diğer görevleri dışında maymunların karar da veremedikleri görülüyor.

Deney ne anlatıyor?

2016 yılında Lateral Intraparietal Alan hakkında bir deney daha yapılıyor. Fakat, sadece yön ile alakalı anlama fonksiyonları hakkında bulgulara odaklanılıyor. Freedman ve Zhou bunlara ek olarak karar verme fonksiyonlarını da buluyor.

Bu araştırma nöroloji alanında nasıl yenilikler getirebilir?

Freedman yeni araştırmanın sinirbilimcilere karar verme mekanizmaları, görsel gruplandırma ve benzeri alanlarda ilerlemek için fırsat olduğunu söylüyor. Bunu detaylı bir şekilde anlamak beyinden kaynaklanan hastalık ve rahatsızlıkları tedavi etmek için çok önemli olucak. Sonuçlar, ekibi sinirsel dolaşımın bililşsel fonksiyonlarını daha motive araştırmasını sağlayacak.

Neuroscience News , Area of brain associated with spatial awareness and planning actions also plays crucial role in decision making, son güncelleme 11Temmuz, 2019, https://neurosciencenews.com/decision-making-spatial-awareness-14464/

NEAT1

Sizden, belki de, yıllar yıllar öncesine gidip biyoloji dersinizde RNA ve DNA’yı , nükleik asitler, öğrendiğiniz zamanlara gitmenizi istiyorum. Bu nükleik asitler genellikle renkli kalemlerle çizilerek ya da 3 boyutlu renkli modellerle anlatılırdı. Genetik biliminin en önemli parçalarından biriydiler.

Birmingham’da Alabama Üniversitesinde Doktor Farah Lubin ve ekibinin yaptıkları bir araştırma bilim dünyası ile paylaşıldı. Araştırma NEAT1 adında olan bir RNA hakkındaydı. Araştırmanın sonuçlarına göre NEAT1 hipokampusta bulunuyor ve beynin öğrenme ve hatırlama fonksiyonlarını etkiliyor.

Araştırmayı daha detaylı anlatırsam;

Yapılan araştırmaya göre, NEAT1 hafıza yapılandırmada düzenleyici bir etkiye sahip. NEAT1 öğrenmeyi ve hatırlamayı engelliyor. Daha kolay bir şekilde, NEAT1’ını giden arabanın freni olarak anlatabilirim. Araba çalışsa bile ilerlemesini engelliyor.

Bunun nedeni nedir?

NEAT1 c-FOS denilen gen ile çalışıyor. Bu gende hafızanın oluşmasını sağlıyor. NEAT1 kodlanmayan bir RNA olmasına rağmen genin çalışmasını etkileyebiliyor.

Bu sonuçlara nasıl varılmış?

siRNA tekniği kullanarak yaşlı farelerde bu RNA’yı kapatmayı başarmışlar ve öğrenme ve hatırlamada ilerleme görmüşler.

Bundan sonraki adım nedir?

CRISPR/dCas9 tekniğinin kullanarak NEAT1 ağırlığını arttırdıkları öğrenme ve hatırlama yeteneklerinde azalttıkları daha genç farelerde tersi yönde ilerleme sağlamak.

Çalışmanın önemi nedir?

1.Bu çalışmaya kadar kodlanmayan RNAlar hakkında farklı bir görüş vardı. Çalışmayla beraber diğer kodlanmayan RNAların etkilerinin de bulabilineceği bir yol açıldı.

2.Sonraki çalışmalar NEAT1’ı tamamen kapatmak için CRISPR/dCas9 tekniğine odaklanmalı. Bu şekilde Alzheimer gibi hafıza kaybı yaşanan hastalıklar üzerinde çalışabilirler.

Yazıyı toplamam gerekirse;

NEAT1 kodlanmayan RNA’lar hakkında yeni bir algı yarattı. Bu çalışma ile sağlık alanında diğer kodlanmayan RNA’lar hakkında araştırmalar yapılırsa gelişme sağlanabilir. Son olarak da, Alzheimer gibi ciddi hafıza ilgili hastalıklara yeni bir önleyici oluşturabilinir.

Neuroscience News , A NEAT discovery about memory, son güncelleme 2 Temmuz, 2019, https://neurosciencenews.com/memory-noncoding-rna-14404/

Anısal Hafıza

Arabanızı park ettiğiniz yeri nasıl hatırlarsınız?

Neil Burgess bu sorunun cevabını anısal hafızanızı kullanarak hatırlarsınız olarak veriyor. (1)

Anısal hafıza nedir?

Geçmişte deneyimlediğiniz şeyleri tekrar deneyimlemenizi sağlayan hafıza türü. Beynimiz bunu deneyimleri kaydeden merkezi hipokampusten bilgileri alarak gelecek zamanlarda deneyimleri tekrar yaşamamızı sağlar. (2)

Bunu nasıl yapar?

Bu soruyu cevaplarken 2014 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’ne layık görülmüş John O’Keefe, May-Britt Moser ve Edvard I. Moser‘ın yaptıkları içsel konumlandırma çalışmalarından bahsederek cevap vereceğim.1971’den başlayarak O’Keefe yer hücrelerini buldu ve 2005 yılında May-Britt Moser ve Edvard I. Moser şebeke hücrelerini bularak araştırmaya katkı sağladılar. Heyet te buna bağlı kalarak ödülün %50’sini O’Keefe’e ve diğer paydayı da, %50, %25 – %25 bölerek May-Britt ve Edvard I. Moser’e layık gördü. (3)

Araştırmanın sonuçları nelerdi?

1971 yılında O’Keefe sıçanlar üzerinde yaptığı çalışmada gezindikleri odanın her bir yerinde beyinlerinde ayrı sinir hücresinin etkinleştiğini gözlemledi. Yer hücresi denilen bu hücreler birleşince odanın haritasını çıkardılar. 2005 yılında da May- Britt Moser ve Edvard I. Moser şebeke hücrelerini keşfederek çalışmaya katkıda bulundular. (4)

Yer duygusu ve yön bulma becerisi nedir?

“Yer duygumuz ve yön bulma becerimiz beynimizin en temel işlevleri arasında. Yer duygusu, vücudumuzun bulunduğumuz ortam içindeki konumuna yönelik bir algı sağlar. Bu duygu, yön bulma sırasında bir uzaklık ve yön duygusuyla bağlantılı olarak işler. Bu uzaklık ve yön duygusu ise hareketi ve önceki konumların bilgisini temel alır. Çevremizi tanıyıp hatırlayarak yolumuzu bulmamız bu mekânsal işlevler sayesinde mümkün olur.” (5) Kendi kelimelerimle açıklayacak olursam, yer ve şebeke hücreleri bulunduğumuz mekanı kaydederek gelecek zamanlarda hatırlamamızı sağlar.

Yer duygusu ve yön bulma becerisi nasıl hücreler ile oluşuyor?

Yazının devamına göre “Bu hücreler, entorinal kortekste bulunan ve başın yönü ile odanın sınırlarını tanımayı sağlayan başka hücrelerle birlikte çalışarak hipokampustaki yer hücreleriyle sinirsel devreler kuruyor. İşte bu devre sistemi beynimizde kapsamlı bir konumlandırma sistemi oluşturuyor” (6)

Konuyu toparlamak gerekirse;

Anısal hafıza yer duygusu ve yön bulma becerisi için oldukça önemli. Yer ve şebeke hücrelerinin içsel konumlandırma sistemimize katkıları birçok diğer çalışmalar ile de kanıtlanmış. Bunlardan önemli bir tanesi Brenda Milner’ın hastası Henry Gustav Molaison‘ın, literatürde H.M olarak bilinir, 27 yaşında hipokampusunun alınmasından sonra yaşadığı hafıza kaybı oldu. Hasta 1966 yılında 40. yaş gününde kendi fotoğrafını gördüğünde kendisini tanıyamadı. Kendisini hala 27 yaşında sanıyordu. Bu ve diğer acı eşiğinde değişim gibi diğer sonuçlarla da beraber, H.M sinirbilimine çağ atlatacak bulgulardan birini sundu. (7) Brenda Milner ve diğer bilim insanları yaptığı çalışmalarla beraber anısal hafıza ve hipokampus arasındaki bağı gösterdi.

(1)“ Short term Memory Neil Burgess”, YouTube Video, 10:54, “ Serious Science” , 25 Mayıs, 2018, https://youtu.be/UFE7vyqoiGU

(2)“ Short term Memory Neil Burgess”, YouTube Video, 10:54, “ Serious Science” , 25 Mayıs, 2018, https://youtu.be/UFE7vyqoiGU

(3) İlay Çelik, Yolumuzu Bulmamızı Sağlayan Sistemin Keşfi Nobel Kazandırdı

, son güncelleme 10 Aralık, 2014, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yolumuzu-bulmamizi-saglayan-sistemin-kesfi-nobel-kazandirdi

(4) İlay Çelik, Yolumuzu Bulmamızı Sağlayan Sistemin Keşfi Nobel Kazandırdı

, son güncelleme 10 Aralık, 2014, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yolumuzu-bulmamizi-saglayan-sistemin-kesfi-nobel-kazandirdi

(5) İlay Çelik, Yolumuzu Bulmamızı Sağlayan Sistemin Keşfi Nobel Kazandırdı

, son güncelleme 10 Aralık, 2014, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yolumuzu-bulmamizi-saglayan-sistemin-kesfi-nobel-kazandirdi

(6) İlay Çelik, Yolumuzu Bulmamızı Sağlayan Sistemin Keşfi Nobel Kazandırdı

, son güncelleme 10 Aralık, 2014, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yolumuzu-bulmamizi-saglayan-sistemin-kesfi-nobel-kazandirdi

(7) Necib Mahmuz, Sinirbilim Tarihini Değiştiren Hasta: H.M.

, son güncelleme 19 Haziran, 2019, http://noroblog.net/2019/06/19/sinirbilim-tarihini-degistiren-hasta-h-m/

İnsan ve makaklar nasıl duyuyor?

Kanada’da bulunan McGill Üniversite’sinin yaptığı araştırmaya göre müzik dinlemek dopamin hormonu, mutluluk hormonu, salgılıyor. Araştırma 217 öğrenci üzerinde yapılmaya başlanıyor ve müziğe verdikleri tepkilere göre 8 kişi ile devam ediliyor. Beynimiz en başından beri müziği anlamaya programlı. Fakat yapılan araştırma müziğin insan üzerindeki başka bir etkisini gösteriyor. (1)

Müzik dinlemek yukarıda da yazıldığı gibi biz insanları mutlu eden ve bilimsel olarak vücudumuzda da başka etkiler yaratıyor. İnsanlara benzeyen bir başka hayvan ise maymunlar. Nörobilimci Bevil Conway yaptığı çalışmalardan sonra insan ve maymunların benzer görme sistemlerine sahip olduğunu buluyor. O dönemlerde onunla beraber MIT Üniversitesi’nde bulunan Sam Norman- Haignere’n çalışmalarını takip eden Conway onunla iddaya girerek insan ve maymunların benzer şekilde duyduğunu da savunuyor. Bu keyifli idda ile deneye başlıyorlar. (2)

Deney nasıl yapılıyor? Nasıl sonuçlanıyor?

Deney 6 insan ve 5 makak maymunu üzerinde yapılıyor. Deneyin sonunda maymunların perdeli sesleri bizden farklı duydukları ortaya çıkıyor. (3) Daha basit bir şekilde anlatmak gerekirse; maymunlar Tchaikovsky‘i bizim duyduğumuz keyifli ve enstrumanların etkilerini duyduğumuz gibi duyamıyor. Onlar Tchaikovsky‘i daha boğuk duyuyor. (4)

Bu farklılık ne gösteriyor?

Deney sırasında Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI) kullanılıyor. İnsan beyninde perdeli sesler dinletildiğinde daha fazla yerin çalıştığı gözüküyor. Yapılan olası açıklamalardan biri insan beyninin konuşma ve müzik ile ilerlemesi. İnsanların duyma yetenekleri konuşma ve müzik ile evriliyor. (5)

Yazıyı genel olarak toplarsam;

İnsanlar makak maymunları ile benzer şekilde görse bile perdeli sesleri daha ileri şekilde duyuyor. Deney merak uyandıran sonuçlara bakarsak yeni çalışmalara yön verecek gibi gözüküyor. (7)

(1) Kimberly Sena Moore , Why Listening to Music Makes Us Feel Good, son güncelleme 20 Ocak, 2019, https://www.psychologytoday.com/intl/blog/your-musical-self/201101/why-listening-music-makes-us-feel-good

(2)Neuroscience News , Our brains appear uniquely tuned for musical pitch, son güncelleme 10 Haziran, 2019, https://neurosciencenews.com/music-pitch-brain-14202/

(3) NPR News ,A Musical Brain May Help Us Understand Language And Appreciate Tchaikovsky, son güncelleme 10 Haziran, 2019, https://neurosciencenews.com/music-pitch-brain-14202/

(4) NPR News ,A Musical Brain May Help Us Understand Language And Appreciate Tchaikovsky, son güncelleme 10 Haziran, 2019, https://neurosciencenews.com/music-pitch-brain-14202/

(5) Neuroscience News , Our brains appear uniquely tuned for musical pitch, son güncelleme 10 Haziran, 2019, https://neurosciencenews.com/music-pitch-brain-14202/

(6) Neuroscience News , Our brains appear uniquely tuned for musical pitch, son güncelleme 10 Haziran, 2019, https://neurosciencenews.com/music-pitch-brain-14202/

Koçluk Nedir? Tam Olmak

Tamlık nedir? Nasıl tam olabiliriz?

Tamlık bütünlüğün olma durumudur. Bir insanın tam olma hali ise beyin, kalp ve bağırsak – dilimizde sezgi ve içgüdü anlamına gelen gut feeling– üçlüsünün dengede olduğu zaman. Bunlar üç temel düşünce ve karar verme merkezlerimiz. Onları iletişim içinde tutan ise vagus siniri. Vagus siniri merkezi sinir sisteminde bütün sistemi dolaşan sinir. Latince anlamı ise tam olarak da dolaşan sinir. Dolaşan kelimesi sinirin hem fiziksel hem de zihinsel anlamda onun bizim için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Fiziksel anlamda beyin, kalp ve bağırsak üçgenini bağlarken, dolaşan kelimesini gezgin anlamında da düşündüğümüzde içimizdeki merakı canlı tutuyor. (1)

Yazıma neden vagus siniri hakkında yazarak başladım?

Koçluğun tanımlarından biri -kendi metaforumla- temiz bir odada olmak. Nasıl bunu yazabilirim diye düşünürken kaynaklar beni vagus sinirine götürdü. Kısa bir beyin fırtınası ve araştırma yaptıktan sonra beyaz bir odada olmanın benim için tam olmak olduğunu anladım.

Tam olmak neden önemli?

Tam olmak çözüm odaklı koçluğun Milton Erickson’ın da söylediği gibi her insanın tam ve bütün olduğunu destekleyen tanımlarından biri. Erickson’ın ilkelerinden devam edersek, her insan ihtiyaç duyduğu kaynaklara sahip. Fakat; öz farkındalık olmadan kaynakları göremeyiz. Öz farkındalık vagus siniri ve koçluğun insanlara ortak katkısı. Biraz daha açıklamamız gerekirse, tam olmak istediğimiz her şeyin olduğu, istediğinizi bildiğiniz ve azla çok olduğumuz durum.

Öz farkındalık için neler yapmalıyız?

Kendimizi anlamamız ve keşfetmemiz çok önemli. Herkesin potansiyeli farklıdır. Önceliklerimiz ve hayatımızı da bu potansiyele göre şekillendirmeliyiz. Daha edebi açıklamak gerekirse, herkes kendi hikayesinin kahramanıdır. Hikayenizde dağların mı yoksa denizlerin mi olacağını siz bilebilirsiniz. Sadece siz oralarda ilerleyebilir ve ilerlerken neleri kullanabileceğinizi bilebilirsiniz. Sihir düşündüğünüzden de gerçek bir şey. Aslında her değişim o büyük sihrin bir parçası. Bir şeyin tam da istediğiniz gibi olması için sihirli bir değneğin ucundan çıkan parıltıya gerek yok. Kendinizi ne kadar iyi tanıyorsanız o kadar o değnek ve ucundaki parıltısınız. Bir şeyi niyet edip ona odaklanırsanız istediğiniz her şey gerçekleşir. (2) Kaynak ne kadar size aitse dileğinizin gerçekleşmesi o kadar mümkündür. Bundan önceki yazımda da yazdığım gibi “Bunu gerçekten istiyor muyum?” sorusu bir şeyi isteyip istemediğinizi gösterir.

Genel olarak yazıyı toplamak gerekirse;

Tam olmak benim için koçluğun önemli tanımlarından biri. Çözüm odaklı koçluk ile tanıştığımda deneyimlediğim en güzel şeylerden biri tam olmayı öğrenmek oldu. Bunun içinse öz farkındalık en önemli etken. Biz insanlara biyolojik olarak da baktığımızda sinir sistemimiz tam olmamız için bize bütün kaynakları sunmuş. Nasıl hislerimiz deneyimlerle oluşuyor (3), vücudumuz da iç dengemizi korumak için her şeye sahip. Bu bütünlüğü korumak için de tam da ihtiyacınız olan kaynağa sahipsiniz. Bu kaynağın sizde olduğu farkındalığında bir yap-boz olsanız tam olmak için neler yapardınız?

(1) ”ICF Turkey Talks #11 – Ebru Oğuş, PCC – Koçun Varlığı ve Farkındalığı”, YouTube Video, 10:27, “ ICF Türkiye” , 4 Nisan, https://youtu.be/8yJ7lh2hgAA

(2) Aligning Intention and Attention to Achieve Dream Life, son güncelleme 13 Kasım, 2018, https://erickson.edu/aligning-intention-and-attention-achieve-your-dream-life

(3)Feldman Barret, Lisa. “ You aren’t at the mercy of your emotions – your brain creates them” Filmed 2017. TED video, 18:28. https://www.ted.com/talks/lisa_feldman_barrett_you_aren_t_at_the_mercy_of_your_emotions_your_brain_creates_them

Gülmek Nedir?

Kitaplarınızı okurken nasıl bir rutine sahipsiniz? Gece uyumadan önce okuduğunuz kitap ile gündüz veya tatillerde okuduğunuz kitaplar arasında farklılık var mı? veya belli türleri daha fazla sevmenizin sebepleri neler?

Bir kitabı ne zaman okudunuz ve hangi türleri tercih ettiğiniz keyifle okuduğunuz kitapları anlamanızı sağlıyor. Daha açık konuşmak gerekirse; geceleri ve tatil gibi keyifli olduğunuz zamanlarda daha kolay okuyorum diye tanımladığınız kitapları seçerken gün için içi veya diğer zamanlarda okumanız gereken ve daha ciddi olarak tanımladığınız kitapları okuyorsunuz. Keyifli ve daha ciddi olması seçimlerinizi yaparken düşünce sisteminizi oluşturan iki kriter. Bugün yazımda keyfin bir parçası olan gülmeye odaklacağım. Gülmenin biyolojik ve nörolojik sebeplerinden bahsederken sosyal anlamda da ne kadar önemli olduğunu da ekleyeceğim.

Öncelikle gülmek nedir?

Türk Dil Kurumu’na göre gülmenin anlamı “İnsan, hoşuna veya tuhafına giden olaylar, durumlar karşısında, genellikle sesli bir biçimde duygusunu açığa vurmak.” TDK genel anlamda gülme eylemini en bilinir ve gözlemlenebilir bir şekilde tanımlıyor. (1) TDK’ya ek olarak University College London ‘da bulunan Sophie Scott ve Robert Provine gülmenin sosyal ve bilimsel olarak nasıl oluştuğunu anlatıyor.

Güldüğümüzde vücudumuzda neler oluyor ve bilimsel olarak nasıl tanımlarız?

Gülmek kaburgamızda oluşan fiziksel bir eylem. Genel olarak anlatmak gerekirse havanın girip çıkmasıyla oluşuyor. Gülmenin vücuda birçok faydası bulunuyor. (2)

Bilimsel olarak gülmeye baktığımızda ise genlerimiz tarafından içgüdüsel olarak programlanmış bir davranış olduğunu görüyoruz. Benzer sonuca götürecek başka bir bakış açısı ise primitif bir ifade şekli. (3)

Sosyal ve bilimsel olarak gülmek nedir?

Scott ve Provine konu hakkında benzer şeyler paylaşıyorlar. Provine yazısında gülmeyi öncelikle insanları yakın tutan bir sosyal sesli ifade şekli olarak tanımlıyor. Bu tanıma göre gülmek için bizi tetikleyecek bir konum gerekiyor. (4) Yapılan deneylere göre insanlar, maymunlar ve fareler gülüyor. İnsanlar ve maymunlar gülmeyi büyüdükçe öğrenip gerçek ve sahte gülmeyi ayırabilirken fareler her gülmeyi aynı şekilde algılayabiliyor. (5) Bundan dolayı yazımın devamında özellikle maymun ve insanlardan bahsediyor olacağım. Gülmek deminde yazdığım gibi sosyal bir ifade sistemi. Topluluk içinde olduğunuzda gülme ihtimaliniz %30 artıyor. Gülmek bir şeyden gerçekten keyif almak dışında karşınızdakini anladığınızı da gösteriyor. (6) Ne kadar karşımızdakinin yüz ifadelerini görebiliyorsak da o kadar fazla gülme ihtimalimiz artıyor. (7)

Günde ne kadar gülüyoruz?

1.200 öğrenci üzerinde yapılan araştırmaya göre o an konuşan kişiler dinleyenlerden %50 daha fazla gülüyor. Güldükleri ifadelere bakılınca da “Neredeydin?” gibi yorumlara da gülünüldüğü dikkat çekiyor. (8)

Genel olarak bir sayı verecek olursam günde 17 kez gülüyoruz. (9) Provine’nın çalışmasını da kullanan Scott insanların 10 dakikalık konuşmalarda 7 kere güldüğünü söylüyor. (10) Deminde yazdığım gibi gülmek sosyal bağlarımızı koruduğumuz bir araç oluyor. Gülünen ilişkilerde insanlar beraber daha iyi hissediyor ve bu ilişkiler daha uzun süre devam ediyor. (11)

Cinsiyetlere göre gülmeyi nasıl ayırabiliriz?

Yapılan araştırmalara göre kadınlar erkeklere göre daha fazla gülüyor. Kadınlar onları güldüren erkeklerden hoşlanır ifadesi gerçekten bir kadının kriterlerini yansıtıyor. (12) Gülünen ilişkilerin daha uzun sürmesi ve kadınların daha fazla gülmesine ek olarak kadınların güldüğü ilişkilerin de daha fazla sürdüğü görünüyor. (13) Provine erkek ve kadınların ilişkilere bakış açısını kullanarak anlatıyor. Kadınlar kendini güldüren erkekleri beğenirken, erkekler de kadınları güldüren konumuna geliyor. (14) Scott erkeklerin kalben, içten, gülen kadınların varlığından daha fazla keyif aldığını da ekleyerek Provine’nın çalışmasını destekliyor. (15)

Dil olarak gülmek

Dünyada lehçeleriyle beraber konuşulan 7.000 den fazla dil var. Fakat 7.500 milyar insanın konuştuğu ortak dillerden birisi gülmek.(16) Scott Namibia’da yaptığı bir gözlemde insanların dil farketmeksizin gülmeyi anladıklarını paylaşıyor. (17) Scott’u dinlerken aklıma geçen sene izlediğim Lisa Feldman Barret’in TED konuşması aklıma geldi. Barret deneyimlerimizin hislerimizi ve hislerimizin de vücut dilimizi etkilediğini söylüyor. Boş bir hastane koridoru ile bir kurabiyeye baktığımızda gördüğümüz şeyin aynı ama verdiğimiz anlam ile hissettiğimiz şeyin farklı olduğunu belirtiyor. (18) Bugüne döndüğümde gülmenin nerede ve nasıl bir koşul da olursak olalım aynı anlama geldiğini görebiliyoruz. (19)

Konuyu toparlamak gerekirse;

Gülmek günlük hayatımızın en keyif verici eylemlerinden biri ve birçok açıdan ele alınabilecek yapıya sahip. Sosyal ve bilimsel açılardan zengin açıklamalar ile heyecan verici olumlu bir his. Scott’un da söylediği gibi diğer duygulardan daha az araştırılmış. Fakat bulunan az sayıda bulgular ne kadar ilham verici bir yolun açıldığını gösteriyor.

(1) gülmek, erişim 30 Mayıs, 2019, http://sozluk.gov.tr/

(2) Scott, Sophie. “ Why we laugh” Filmed 2015. TED video, 17:04. https://www.ted.com/talks/sophie_scott_why_we_laugh

(3) Robert Provine, The Science of Laughter, son güncelleme 1Kasım, 2000, https://www.psychologytoday.com/intl/articles/200011/the-science-laughter

(4) Robert Provine, The Science of Laughter, son güncelleme 1Kasım, 2000, https://www.psychologytoday.com/intl/articles/200011/the-science-laughter

(5) The Science of Laughter, son güncelleme 5 Mayıs, 2017, http://serious-science.org/the-science-of-laughter-8142

(6) Scott, Sophie. “ Why we laugh” Filmed 2015. TED video, 17:04. https://www.ted.com/talks/sophie_scott_why_we_laugh

(7) The Science of Laughter, son güncelleme 5 Mayıs, 2017, http://serious-science.org/the-science-of-laughter-8142

(8) Robert Provine, The Science of Laughter, son güncelleme 1Kasım, 2000, https://www.psychologytoday.com/intl/articles/200011/the-science-laughter

(9) “The Science of Laughter”, YouTube Video, 06:30, “ Big Think” , 23 Nisan, 2012, https://youtu.be/jFZuZcvctu0

(10) Robert Provine, The Science of Laughter, son güncelleme 1Kasım, 2000, https://www.psychologytoday.com/intl/articles/200011/the-science-laughter

(11) Scott, Sophie. “ Why we laugh” Filmed 2015. TED video, 17:04. https://www.ted.com/talks/sophie_scott_why_we_laugh

(12) Robert Provine, The Science of Laughter, son güncelleme 1Kasım, 2000, https://www.psychologytoday.com/intl/articles/200011/the-science-laughter

(13) Scott, Sophie. “ Why we laugh” Filmed 2015. TED video, 17:04. https://www.ted.com/talks/sophie_scott_why_we_laugh

(14) Robert Provine, The Science of Laughter, son güncelleme 1Kasım, 2000, https://www.psychologytoday.com/intl/articles/200011/the-science-laughter

(15) Scott, Sophie. “ Why we laugh” Filmed 2015. TED video, 17:04. https://www.ted.com/talks/sophie_scott_why_we_laugh

(16) “ Gülmesini Bilmeyen Dükkan Açmasın ︱Gani Müjde ︱TEDxAltinbasUniversity ”, YouTube Video, 18:47, “ TEDx Talks” , 21 Mayıs, 2019, https://youtu.be/7M8geSarick

(17) The Science of Laughter, son güncelleme 5 Mayıs, 2017, http://serious-science.org/the-science-of-laughter-8142

(18) Feldman Barret, Lisa. “ You aren’t at the mercy of your emotions – your brain creates them” Filmed 2017. TED video, 18:28. https://www.ted.com/talks/lisa_feldman_barrett_you_aren_t_at_the_mercy_of_your_emotions_your_brain_creates_them

(19) The Science of Laughter, son güncelleme 5 Mayıs, 2017, http://serious-science.org/the-science-of-laughter-8142

VEST

Varsayın bir bilim dalında uzmansınız ve bir şey icat edeceksiniz. Bu ne olur?

Ben bir bilim insanı olsam, hem bilimsel hem de sosyal alanlarda yeni icatlara ilham verecek ve insaların güncel ihtiyaçlarını karşılayacak bir şey tasarlardım. Bu tasarladığım şey veri işleme anlamında önceki icatlardan farklı özelliklere sahip olurdu. Amacım sadece bilimsel değil sosyal alanlarda da yeni fikirlere ilham vermesi olurdu.

Günümüz dünyasında ilgimi çeken ne var?

Günümüz dünyasına baktığımızda ilgimi çeken çok disiplinli, multidisipliner, alanlar var. Fakat, şu günlerde yapay zeka ve birçok alanda teknolojiye insani boyut katan nöroloji hepsinden daha fazla dikkatimi çekiyor. Nöroloji insan beyininin yapısını teknoloji ile sonuç verici şekilde birleştiriyor ve yeni derinlikler kazandırıyor. Son zamanlarda nöroloji ve teknoloji alanlarında çalışmalarını takip ettiğim bilim insanı ise David Eagleman. Bulmuş olduğu yelek teknoloji dünyasında veri toplama ve düzenleme sistemlerinden farklı olarak veriyi hissedebilmeyi ön plana çıkartıyor. (1)

Veri hissetmek nedir? His ile veri nasıl birleşebilir?

Eagleman beyni gelen veriyi nereden geldiği önemli olmaksızın hisse dönüştüren bir organ olarak tanımlıyor. Beyin gelen bilgiyi hisse dönüştürerek deneyimlerimizi oluşturuyor. Beynin bu yapısını kullanarak işitme engelli kişilerin çevrelerindeki sesleri hissedebileceği bir yelek tasarlıyor. Yelek ile kişiler çevrelerini deneyimle konusunda yepyeni bir algıya sahip oluyorlar. (2)

VEST nedir?

VEST’in açılımı Versatile Extrasensory Transducer. (3) Bu yelek işitme engelli insanlar için geliştirilmiş. İnsanlar çevrelerinde duydukları sesleri yelekte bulunan küçük sensörler ile hissediyorlar. 2014 yılında David Eagleman öğrencisi Scott Novich ile buluşlarını insanlarla paylaştı.(4)

VEST ne amaçla üretildi? Nasıl çalışır?

Eagleman, TED konuşmasında çok ilginç bir bakış açısı ile konuya giriş yaptı. Canlılar ve insanlar çevrelerini biyolojik yapıları ne kadar izin verirse o kadar algılayabiliyor. Bu da canlıların gerçekliğini gösteriyor. Eagleman yelek ile gerçekliklerini genişletmeyi amaçlıyor. Hatta yeni duyular bile kazandırmak istediğini belirtiyor.

İnsan beyni elektro kimyasal sinyaller ile çalışıyor. Yelek çevreden gelen sesleri titreşimlere dönüştürerek beyne iletiyor ve kişi sesleri ayıracak şekilde anlayabiliyor. Yapılan denemelere de bakılırsa hızlı bir öğrenme gerçekleşmiş. Yeleği deneyenler seslerin kaynaklarını ayırıp sesleri tanımlayabiliyor.(5) Yelek şuan üretime girmiş durumda ve West World’un 2. sezonunda “Les Écorchés” bölümünde kullanıldı. Bu fikri ortaya atan da Eagleman’dan başkası değildi. Dizide kullanılan teknolojinin gerçek hayatta da kullanabilir olması medyanın da ilgisini çekti. (6)

Yelek Westworld’a nasıl ilham oldu?

Nolan kardeşler alanlarında uzman danışmanlar ile çalışıyor. Eagleman da dizinin danışmanlarından biri. Diziyi kısaca anlatmak gerekirse; dizi robotların bulunduğu bir evrende geçiyor. Robotlar insan gibi karar verip yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Dizide günümüzde ileri teknoloji şeklinde adlandırabileceğimiz araçlar bulunuyor. (7)

Eagleman 2017 yılında 2014 yılında tanıttığı yeleği baz alarak yer bulma teknolojisine sahip bir haptik yelek fikrini veriyor. Yelek robotların birbiri ile iletişim kurmasını sağlıyor. Yeleğin amacı tehlikeli robotların yerlerini belirlemek. Yelek satışa sunulmuş ve gerçekten de işitme engelli insanlara ameliyat olmak dışında daha ucuz bir alternatif sunuyor. (8)

Neden V.E.S.T hakkında bir yazı yazdım?

Nöroloji bilimi beynin biyolojik yapısı ile teknolojinin birleştiği bir nokta. Beynimizde bulunan nöronlar ile davranışlarımız şekilleniyor. Bu konunun bu kadar ilgi görmesi diğer çalışmalardan daha fazla dikkatimi çekti. Eagleman bu alanda ilgi çeken heyecan verici isimlerden biri. Veriyi hissetmek (9) teknolojiyi düşünmediğimiz bir evreye sokuyor.

(1) “How to Hear the World through Your Back.” İdeas.ted (blog), 17 Mart, 2015. Accessed May 22, 2019. https://ideas.ted.com/how-to-hear-the-world-through-your-chest/.

(2) Helen Walters, How to Hear the World through Your Back. İdeas.ted (blog), 17 Mart, 2015. Erişim 22 Mayıs, 2019. https://ideas.ted.com/how-to-hear-the-world-through-your-chest/.

(3) Helen Walters, How to Hear the World through Your Back. İdeas.ted (blog), 17 Mart, 2015. Erişim 22 Mayıs, 2019. https://ideas.ted.com/how-to-hear-the-world-through-your-chest/.

(4) Eagleman, David. “Can we create new senses for human?” Filmed 2015. TED video, 20:34. https://www.ted.com/talks/david_eagleman_can_we_create_new_senses_for_humans

(5) Eagleman, David. “Can we create new senses for human?” Filmed 2015. TED video, 20:34. https://www.ted.com/talks/david_eagleman_can_we_create_new_senses_for_humans

(6) Jeremy Hsu, Real ‘Westworld’ Haptic Vests Better Than Fiction, son güncelleme 8 Haziran, 2018, http://blogs.discovermagazine.com/lovesick-cyborg/2018/06/08/real-westworld-haptic-vests-better-than-fiction/#.XOQfyLKhmfB

(7) Westworld Dizisindeki Teknolojiye Gerçek Hayatta Ne Kadar Yakınız?, son güncelleme 28 Kasım, 2018, https://seyler.eksisozluk.com/westworld-dizisindeki-teknolojiye-gercek-hayatta-ne-kadar-yakiniz

(8) Jeremy Hsu, Real ‘Westworld’ Haptic Vests Better Than Fiction, son güncelleme 8 Haziran, 2018, http://blogs.discovermagazine.com/lovesick-cyborg/2018/06/08/real-westworld-haptic-vests-better-than-fiction/#.XOQfyLKhmfB

(9) Helen Walters, How to Hear the World through Your Back. İdeas.ted (blog), 17 Mart, 2015. Erişim 22 Mayıs, 2019. https://ideas.ted.com/how-to-hear-the-world-through-your-chest/.