Beyindeki uzun süreli hafıza ve öğrenme mekanizmaları

Virginia Tech ‘de David Xie ve diğer bilim insanlarının yaptığı bir araştırmaya göre, Erg1 ve TET1 uzun süreli hafıza ve öğrenmede önemli rollere sahip.

Bu ne anlama geliyor? Nasıl daha farklı anlatılabilinir?

Bir akıllı telefon aldığınızı düşünün. Satın aldığınız an, ayarlar ve uygulamarın hepsi aynı. Fakat zaman geçtikçe telefonu nasıl kullanırsanız, ayarlar ve uygulamalar da değişicektir. Aynı şekilde, hafızamız da bu şekilde çalışıyor. Deneyimlerimiz ile bir diğer insandan farklı oluyoruz. En basit deneyimlerimiz bile beyinlerimizi hücresel seviyede değiştiriyor.

Xie ve diğer bilim insanları DNA’nın mettilenme sürecinde beyindeki kontrol eden kayıt etkenleri ve enzimleri buldu. Bu çalışma ile, Alzheimer ve diğer hafıza kaybı yaşanan hastalıkların anlaşılması için çok değerli bilgiler sağlanıyor. Xie “Her deneyim ve öğrenme süreciyle farklı insanlar olmaya programlandın. Öğrenme sürecinin beyinde nasıl gerçekleştiğini ve öğrenilen her yeni bilginin yarın sizi nasıl farklılaştıracağını anlamaya başlamak büyüleyici. ”diyor.

Deney nasıl yapılmış? Egr1 ve TET1 nedir?

Egr1 ve TET1 enzimi telefonunuza kayıt yapmanızı sağlayan program gibiler. Deney fareler üzerinde yapıldı. Deney sırasında farelerin beyinlerinin ön korteksine – öğrenmenin kayıtlı olduğu, beynin olgunlaşması en yavaş olduğu birincil beyin bölgesi– bakıldı.

Egr1, DNA’nın RNA’ya transkripsiyonuna yardımcı olan bir protein olan bir transkripsiyon faktörü. Egr1, uzun süreli hafıza oluşumunda hayati bir rol oynuyor ve önceki araştırmalar, transkripsiyon faktörü bir fareden çıkarıldığında hafıza kaybı sonuçlarının ortaya çıktığını gösteriyor.

TET1 ise aktif DNA demetilasyonunda rol oynayan bir enzim. DNA metilasyonu, bir DNA molekülüne bir metil grubu eklendiğinde oluşuyor, bu daha sonra bir genin promotor bölgesini engelliyor. Başka bir deyişle, DNA metillendiğinde genler aktive edilemiyor.

Egr1 ve TET1, bu metil grubunun çıkarılması ile görevlendirilir, böylece gen ifadesi aktive edilebilir ve anılar saklanabilir.

Başka bir benzetme ile anlatmak gerekilirse, temel olarak gen ifademizi kontrol eden veya ifade seviyelerimizi artıran veya azaltan bir “ açık” veya ” kapalı” düğmesi var. EGR1 bu anahtarlama sistemini kullanmamıza yardımcı oluyor, böylece harici bir uyarıcı aldığınızda genler ifade edilecek ve daha hızlı bir şekilde ifade ediliyor.

Araştırmacılar, bu Egr1-TET1 ekip çalışmasının beynin ötesine geçen öğrenme mekanizması olabileceğini görüyorlar. Örneğin, kanda Egr1 ve TET1’e benzer “aile üyeleri” var.

Bağışıklık sisteminde, hafıza B hücreleri ve hafıza T hücreleri immünolojik hafızayı oluşturmak ve korumak için anahtar. Geçmiş istilacıların antijenlerini hatırlama yeteneklerine sahipler, böylece bir sonraki saldırıya uğradıklarında hızlı bir immünolojik tepki başlatabilirler.

Bu çalışma ne anlama geliyor?

Bu süreç teorik olarak diğer organların hatıralar oluşturabileceği ihtimaline işaret ediyor. Bu bulgunun ciddiyeti öğrenme açısından önemli. Burada iki güzel soru akla geliyor;

1.Öğrenmenin daha iyiye gitmek için değiştirebilme olasılığı var mı?

2. Öğrenmeyi geliştirmek için eğitim sistemini değiştirebilir miyiz?

Xie “Bilmediğimiz birçok temel şey var. Örneğin, işaretçiler ve gen anahtarları: Onları nasıl tanımlayabiliriz ve bu anahtarları kullanabilir miyiz? Bu bazı hastalıkları izlemek için kullanılabilir mi? Belirli olayları izlemek için kullanılabilir mi? Bence bize gelen çok şey var ve şu anda neler yapabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor, ”diyor. Gelecekteki araştırmalar için, Xie farklı tür nöronların dış uyaranlara cevap vermek için farklı mekanizmaları nasıl kullandıkları hakkında daha fazla bilgi edinmekle ilgileniyor.

Neuroscience News, The mechanisms behind learning and long-term memory in the brain, son güncelleme 2 Ekim, 2019, https://neurosciencenews.com/learning-memory-mechanisms-15020/

Alfa-sinüklein

OHSU’da, Oregon Health & Science University, yapılan yeni bir araştırmaya göre Parkinson ve Lewy Cisimcikli Demans, Parkinson ve diğer demans hastalıkları ile bağlantılı olan bir hastalık, hastalıklarını iyileştirmek için alfa-sinüklein adındaki protein düşünülenden çok farklı bir fonksiyona sahip. Araştırmaya göre, proteinin hücre çekirdeği içindeki DNA’ların hasarlı ipliklerini düzeltme özelliği var. Bu da hücre ölümünü engelleyebileceğini gösteriyor.

Daha detaylı olarak alfa-sinüklein nasıl faydalar sağlayabilir?

Uzmanlar, Parkinson hastalığı gibi hastalıklarda hücre ölümünü engellemesinin kaybolmuş olabileceğini söylüyor. Bilim insanları yapılan deneyde proteinin bu özelliğini gözlemliyor. Bilim insanları, Lewy Cisimcikli Demans hastalığında alfa-sinükleinin beyin hücrelerinin çekirdeklerinden çekildiğini öneriyor.

Doktor Vivek Unni “Bu ilk defa DNA onarımı hakkında işlevlerden herhangi birinin keşfedilişi. Bu, hücrenin hayatta kalması için kritik öneme sahip ve Parkinson hastalığında kaybedilen bir işlev gibi görünüyor.” diyor.

Bulgular, alfa-sinükleinin işlevinin yerine geçecek yeni tedaviler tasarlamanın ya da Parkinson hastalığı ve diğer nörodejeneratif hastalıkları olan kişilerde arttırılmasının mümkün olabileceğini gösteriyor.

Bu araştırma ne anlama geliyor?

Daha basit anlatmak gerekirse, alfa-sinüklein fabrika çalışanları gibi. Bu çalışanlar uzayan kahve molası veriyor ve makineler kendi kendilerine çalışmaya devam ediyor. Alfa- sinüklein bundan dolayı Lewy Cisimcikli Demans hastalığında çok önemli bir göreve sahip. Geliştirebilinecek yeni tedavi yöntemleri ile bu hastalıklara çözümler bulunabilinir.

Neuroscience News, Discovery could lead to new treatments for Parkinson’s, other brain diseases, son güncelleme 29 Temmuz, 2019, https://neurosciencenews.com/alpha-synuclein-dna-14606/

Anısal Hafıza

Arabanızı park ettiğiniz yeri nasıl hatırlarsınız?

Neil Burgess bu sorunun cevabını anısal hafızanızı kullanarak hatırlarsınız olarak veriyor. (1)

Anısal hafıza nedir?

Geçmişte deneyimlediğiniz şeyleri tekrar deneyimlemenizi sağlayan hafıza türü. Beynimiz bunu deneyimleri kaydeden merkezi hipokampusten bilgileri alarak gelecek zamanlarda deneyimleri tekrar yaşamamızı sağlar. (2)

Bunu nasıl yapar?

Bu soruyu cevaplarken 2014 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’ne layık görülmüş John O’Keefe, May-Britt Moser ve Edvard I. Moser‘ın yaptıkları içsel konumlandırma çalışmalarından bahsederek cevap vereceğim.1971’den başlayarak O’Keefe yer hücrelerini buldu ve 2005 yılında May-Britt Moser ve Edvard I. Moser şebeke hücrelerini bularak araştırmaya katkı sağladılar. Heyet te buna bağlı kalarak ödülün %50’sini O’Keefe’e ve diğer paydayı da, %50, %25 – %25 bölerek May-Britt ve Edvard I. Moser’e layık gördü. (3)

Araştırmanın sonuçları nelerdi?

1971 yılında O’Keefe sıçanlar üzerinde yaptığı çalışmada gezindikleri odanın her bir yerinde beyinlerinde ayrı sinir hücresinin etkinleştiğini gözlemledi. Yer hücresi denilen bu hücreler birleşince odanın haritasını çıkardılar. 2005 yılında da May- Britt Moser ve Edvard I. Moser şebeke hücrelerini keşfederek çalışmaya katkıda bulundular. (4)

Yer duygusu ve yön bulma becerisi nedir?

“Yer duygumuz ve yön bulma becerimiz beynimizin en temel işlevleri arasında. Yer duygusu, vücudumuzun bulunduğumuz ortam içindeki konumuna yönelik bir algı sağlar. Bu duygu, yön bulma sırasında bir uzaklık ve yön duygusuyla bağlantılı olarak işler. Bu uzaklık ve yön duygusu ise hareketi ve önceki konumların bilgisini temel alır. Çevremizi tanıyıp hatırlayarak yolumuzu bulmamız bu mekânsal işlevler sayesinde mümkün olur.” (5) Kendi kelimelerimle açıklayacak olursam, yer ve şebeke hücreleri bulunduğumuz mekanı kaydederek gelecek zamanlarda hatırlamamızı sağlar.

Yer duygusu ve yön bulma becerisi nasıl hücreler ile oluşuyor?

Yazının devamına göre “Bu hücreler, entorinal kortekste bulunan ve başın yönü ile odanın sınırlarını tanımayı sağlayan başka hücrelerle birlikte çalışarak hipokampustaki yer hücreleriyle sinirsel devreler kuruyor. İşte bu devre sistemi beynimizde kapsamlı bir konumlandırma sistemi oluşturuyor” (6)

Konuyu toparlamak gerekirse;

Anısal hafıza yer duygusu ve yön bulma becerisi için oldukça önemli. Yer ve şebeke hücrelerinin içsel konumlandırma sistemimize katkıları birçok diğer çalışmalar ile de kanıtlanmış. Bunlardan önemli bir tanesi Brenda Milner’ın hastası Henry Gustav Molaison‘ın, literatürde H.M olarak bilinir, 27 yaşında hipokampusunun alınmasından sonra yaşadığı hafıza kaybı oldu. Hasta 1966 yılında 40. yaş gününde kendi fotoğrafını gördüğünde kendisini tanıyamadı. Kendisini hala 27 yaşında sanıyordu. Bu ve diğer acı eşiğinde değişim gibi diğer sonuçlarla da beraber, H.M sinirbilimine çağ atlatacak bulgulardan birini sundu. (7) Brenda Milner ve diğer bilim insanları yaptığı çalışmalarla beraber anısal hafıza ve hipokampus arasındaki bağı gösterdi.

(1)“ Short term Memory Neil Burgess”, YouTube Video, 10:54, “ Serious Science” , 25 Mayıs, 2018, https://youtu.be/UFE7vyqoiGU

(2)“ Short term Memory Neil Burgess”, YouTube Video, 10:54, “ Serious Science” , 25 Mayıs, 2018, https://youtu.be/UFE7vyqoiGU

(3) İlay Çelik, Yolumuzu Bulmamızı Sağlayan Sistemin Keşfi Nobel Kazandırdı

, son güncelleme 10 Aralık, 2014, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yolumuzu-bulmamizi-saglayan-sistemin-kesfi-nobel-kazandirdi

(4) İlay Çelik, Yolumuzu Bulmamızı Sağlayan Sistemin Keşfi Nobel Kazandırdı

, son güncelleme 10 Aralık, 2014, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yolumuzu-bulmamizi-saglayan-sistemin-kesfi-nobel-kazandirdi

(5) İlay Çelik, Yolumuzu Bulmamızı Sağlayan Sistemin Keşfi Nobel Kazandırdı

, son güncelleme 10 Aralık, 2014, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yolumuzu-bulmamizi-saglayan-sistemin-kesfi-nobel-kazandirdi

(6) İlay Çelik, Yolumuzu Bulmamızı Sağlayan Sistemin Keşfi Nobel Kazandırdı

, son güncelleme 10 Aralık, 2014, http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yolumuzu-bulmamizi-saglayan-sistemin-kesfi-nobel-kazandirdi

(7) Necib Mahmuz, Sinirbilim Tarihini Değiştiren Hasta: H.M.

, son güncelleme 19 Haziran, 2019, http://noroblog.net/2019/06/19/sinirbilim-tarihini-degistiren-hasta-h-m/